ULUS, CUMHURİYET'İNE

SESLENİYOR   

  • Bizim evde, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün o meşhur kalpaklı fotoğrafı duvarda asılı durur. Çalışma masamın üzerinde de aynı fotoğraftan yapılmış camdan minik bir büstü vardır. Çalışırken ara sıra göze göze geldiğim. İster siyah beyaz olsun ister renkli, gök rengi gözlerinden yansıyan direniş, inanç, zafer ve umut küçük kişisel hayatlarımızda yol gösteren mavi, parlak, görkemli bir ışık yayar. Bazen çok ama çok zor zamanlardan geçeriz hepimiz. Hayat bu, olur bazen. Pes etmenin, bırakmanın, vazgeçmenin uçurumunun kıyısına gider geliriz hani. İşte tam da o anda, o gözler bizimle konuşur ve o mavi ışık bize vazgeçmemeyi, yola devam etmeyi, inanmayı hatırlatır. Kimsesiz, yalnız, güçsüz, çaresiz hissederken "Ayağa kalk, yürü" der. Çünkü Anadolu fakru zarurette, bütün imkânsızlıklarda, bütün kuşatılmışlıklarda dahi ayağa kalkanların yurdudur, onu hatırlatır bize. İşte o yüzden Anadolu’da çoğu evde onun resmi asılıdır. İşte o yüzden depremde yıkılmış bir duvarın yıkılmamış köşesinde onun resmini görürüz hâlâ. O hem gerçek hem de mittir. Mitler ölümsüzdür. 100. Yaşımız kutlu olsun. Yaşasın Cumhuriyet.

    devamını gör
    Kevser Aycan Aşkım SAROĞLU
  • Atatürk ve Cumhuriyet sevgimin sonsuz olduğu bu yıllarda, amacım her çocuğa Cumhuriyet'in önemini Atatürk'ü sevmenin insanın içini ısıtan bir duygu olduğunu anlatmak oldu... Sonsuza kadar süreceğine inandığım Cumhuriyet'te benim de Atam gibi bütün ümidim gençliktedir...

    devamını gör
    Zeynep ÇİÇEK
  • Cumhuriyetimiz 21 Ağustos 2023 Osmanlı İmparatorluğu'ndan yoksulluğu ve cehaleti yok ederek, ülkemizi ortaçağın karanlığından kurtardı. Türk ulusu Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde aydınlık düşünceleriyle yıllarca süren savaşları kazanarak, düşmanları yenerek cumhuriyeti kurdu. Cumhuriyet demokrasi, özgürlük, eşitlik, hukuk, eğitim, kadın hakları demek. Ülkemizi ileri düzeylere taşıyarak aydınlattı. Mustafa Kemal Atatürk geleceğimizin güvencesi ve yaşama sevincimiz olan çocuklarımıza 23 Nisan 1920'de büyük millet meclisinin açıldığı ve Türk halkının egemenliğinin ilan edildiği önemli günü 4 yıl sonra çocuklara bayram olarak ilan etti. Cumhuriyet 4 Eylül 1919 tarihinde Sivas'ta tüm dünyaya ilan edilen bağımsızlığımızı demektir. Lozan Antlaşması ülkemiz için büyük öneme sahiptir. Bu antlaşma ile birlikte yeni Türkiye Cumhuriyeti her ülke tarafından tanınmıştır. Cumhuriyet her sabah 19 Mayıs 1919'daki gibi vatanımızı aydınlatan mavi gözlü güneşimiz demektir. Yaşasın Cumhuriyetimiz.

    devamını gör
    Nilüfer Aydemir TEK
  • Varlığı değil belki de yokluğu fark edilecek olan Cumhuriyet Cumhuriyet bize ne yapar? Cumhuriyet bizi ne hale getirir? Tüm kurumsal ve devlet örgütlenmesi bir tarafa, kuruluş aşamasında konjonktürel ve zamansal olarak o derece toplumsal bir mevhum olmasının sürdürülebilirliği ve bu topraklara dair bir cumhuriyet fikrinin yerleşmesi önemli. Yıllar içerisinde artarak beni şaşırtan birçok şeyden biri de yoktan var etme kabiliyeti veya retoriği değil, bağlamsal idrak ve bunun bir medeniyet kurgusunda değerlendirme kabiliyeti. Siyasal bir tercihi, rejimi nadir, zorlu bir mücadeleyle radikal bir süreçte ortaya koyan bir ülke burası. Her ne kadar mihenk taşları ülkenin dönem itibariyle içinde bulunduğu monarşi içerisinde 19. yüzyılda muhtelif çabalar, revizyonlarla ortaya konmaya başlamış olsa da Cumhuriyet’in bu kadar güzel gelişmesi, palazlanmasının Anadolu topraklarıyla da ilişkili olduğunu düşünürüm. Elbette aksaklıkları, hayal kırıklıkları, zaman içerisinde tıkandığı merhaleleri var, olacak da. Anadolu ve kadim uygarlıkları, gelenekleri, geçmişi, kültürü. Öyle bir habitat ki binlerce yılın uygarlıklarının, tabiat ve etkenlerinin üzerine üst üste binen bir parametreler cümbüşü. Anadolu tüm bunlarla baş etme ve pekiştirme kabiliyetine sahip bir maya içeriyor. Mustafa Kemal’in de bu bağlamı çok iyi okuduğunu, kuruluş aşamasında İstanbul’la, yani payitahtla arasında sadece mesafeye bağlı bir nefes bırakma gerekçesiyle hareket etmediğini düşünürüm. Cumhuriyet’in 50’sine kıyıdan 5 yaşında, 100’üne ortasından 55 yaşında tanık oldum. Şimdiye kadarki kısmının tümünü ve evvelini mukayese edebilecek tanıklığım yok. Politik, medeni, çağdaş, bilimsel cumhuriyet esaslarının bir yaşam mukayesesine ihtiyaç duymadan ne demek olduğunun, öneminin farkındayım. Tüm bu hepimizin bildiği, tecrübe ettiği olsa olsa kiminin bilmek, anlamak istemediği kıymetleri görüyorum ve kabul ediyorum. Ben İstanbul dışında büyüdüm. Anadolu’nun muhtelif şehirlerinde, bölgelerinde. Cumhuriyet mefhumunun Anadolu’da daha yerleşik, kendini gösterir olduğunu bir karşılaştırmayla İstanbul’a gelince fark ettim. Bu farkındalık birçok noktada ifade edilebilir ama kendi şahsi algım dahilinde bana en mühim gelenler mekânsal ve buna bağlı yerleşiklikler, seremoniler, alışkanlıklar, beşeri ilişkiler. Bunda ailemin asker, bürokrat, memur, Halkevi tecrübelerinin, hikâyelerinin, dolayısıyla çocukluğun ve ilkgençliğin gündelik hayat algısının, davranışlarının da etkisi olmalı. Son 30 yıldır gittikçe, geçtikçe, ziyaret ettikçe fark ettiğim ise Anadolu şehir ve yerleşimlerinde cumhuriyet bildik fiziksel karşılığının ve buna bağlı ilişkilerin yitmiş ya da görünmez olduğu. Mesleğim ve ilgi alanlarım nedeniyle de Cumhuriyet tarihinin gözle görülür kısmında oluşan eksilmeler zaman zaman beni bir melankoliye sürüklemiyor değil. Belki de Cumhuriyet kendinden fedakârlıklarla, yerine koymalarla düşe kalka büyüme eğilimindedir. Üniversite öğrencilik ve hemen sonraki yıllar içerisinde Cumhuriyet’in kurucu kadrosunun bir dikta rejimi oluşturduğuna, tepeden inmeci bir üst karar olduğuna dair siyasi tartışmaların içerisinde kendimi bulduğumda çocukluk romantizmine yaslanan bir tereddüt taşır, kendime dahi izah edecek bir argüman geliştiremezdim. Henüz tarif edemediğim, gerekçelendiremediğim bir idrak içerisindeydim. Muhtemelen bu, konvansiyonel muhalif kimlik ve/veya saklı bir eleştirel sahiplenme denilen şey olabilir. Tüm bu gerilimler, eleştirel duruşlar, mesnetsiz, ikircikli muhalif bakışlar, şükranlar, idrakler, gönenmeler, sevdalar bende vücut bulan Cumhuriyet tezahürleri. Anadolu’ya ve birbirlerine pek yakışan Cumhuriyet’in bu topraklarda yeşerdiği gibi sağlam, köklü ama zarif ve narin. Bilmece kabilinden: Varlığı değil belki de yokluğu fark edilecek olan.

    devamını gör
    Cem SORGUÇ