
ULUS, CUMHURİYET'İNE
SESLENİYOR

Ülkemin güneşi Cumhuriyet, Sen geçmişime bakınca gurur, bugünümde umut, yarınımın teminatısın. Sana layık olabilmek, seni yüceltmek arzusunu altın bir madalyon gibi taşıyorum. 20 yıllık yaşamım boyunca bu farkındalıkla öğrenmeye, üretmeye ve çalışmaya odaklandım. Ömrüm yettikçe de sana ve değerlerine sahip çıkacağım. Bu hayattaki yegâne gururum, Atatürk genci ve Cumhuriyet bekçisi olmamdır. Bugün, yıllardır hayalini kurduğum mimarlık eğitimini, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde alıyorum. Sayende Atam. Daha ben dünyada yokken, benim özgürlüğümü, eğitimimi, haklarımı düşünen başta Atatürk olmak üzere, Cumhuriyetimizi kuran Türk ulusuna sonsuz teşekkürlerimi sunar ve emanetlerine sahip çıkmayı borç bilirim. Ne büyük gurur, şanlı cumhuriyetimizin 100. yaşını kutlayabilmek. Atamın da dediği gibi, ebediyete akıp giden her yüz senede, bu büyük millet bayramını daha büyük şereflerle, saadetlerle huzur ve refah içinde kutlamayı gönülden dilerim. Ne mutlu Türküm diyene!
devamını görBegüm ÖZDEMİR
Ben Kurtuluş Savaşı'nı görmüş bir kadının torunuyum. Babaannem hep anlatırdı, Rus Ermeni zulmüne nasıl maruz kaldıklarını ve derdi evlatlarım kanınızın son damlasına kadar vatanımızı savunmaktan vazgeçmeyin. Tren Kars'a girdiğinde sevinç çığlıkları atılmış Mustafa Kemal ve Türk ordusu geldi diye. İşte o gün bizim kurtuluşumuz oldu. Namusumuzu, canımızı kurtardı. Allah gani gani rahmet etsin Atatürk'ü derdi. Hep gururla anardı, bir gün bu vatana fitne sokmak isteyen olacaktır, siz karşısında durun, öyle okuyup büyük yerlere gelmeseniz de hep vatansever olun, çünkü vatanı sevmek korumak imandandır derdi. Ben de bugün onun vasiyetini yerine getiriyorum, vatanımı her koşulda savunacak evlatlar yetiştiriyorum. Atatürk ve silah arkadaşları ve kadim Türk devletini o dönemde ayakta tutan tüm herkesten Allah razı olsun ve Allah gani gani rahmet etsin. Önce Allah sonra da onların sayesinde bu vatanda yaşıyoruz
devamını görSabiha ÇAYIR
Ben Cumhuriyet'e doğdum. Hem bir kız çocuğu hem de bir kadın olarak Cumhuriyet'le büyüdüm, okudum, öğrendim, hasta insanlara şifa olmak için hizmet ettim ve Cumhuriyet'in bana verdiği değerlerle evde, sokakta, olduğum yerde hür yaşamaya devam ediyorum. Kimseye ne biat ettim ne de kimsenin kölesi oldum! Seçtiğim her alanda "Ben varım" diyebiliyorsam hâlâ, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün dediği gibi "Muhtaç olduğun kudret damarlarımdaki asil kanda mevcuttur" ve Cumhuriyet bize bu hürriyeti sağladığı için hayallerimizin bile ötesinde çok kıymetlidir... İnanıyorum ki bu değerlere sahip çıkmak hepimizin öncelikli hedefidir. Yüz yıl, bin yıl, on bin yıl ve sonsuza kadar bu bilinçle Cumhuriyet hüküm sürecektir bu topraklarda... Bu hediyeyi canları pahasına bize veren tüm şehitlerimize ve Ulu önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e sonsuz şükranlarımı sunarım.
devamını görDerya CANTİMUR
Dokuz çocuklu bir ailenin en son çocuğu olarak 1954 yılında Ordu ilinin, Mesudiye kazasının, Aşağı Gökçe (eski adı Aşağı Faldaca) köyünde doğdum. Babam Şevket Ekşioğlu tarihe, okumaya meraklıydı, şiir, destan yazardı. Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet değerlerine bağlıydı ve tarihi severdi. Annem Hatice Ekşioğlu fındık ağası (Karadeniz’de geniş fındık arazisi sahiplerine ağa derler) kızıydı ve okuma yazmayı bilmezdi (babası annem bir yaşındayken ölünce ağabeyleri kızlar okumaz diye onu okula göndermedikleri için hep “Beni okula göndermediler” diye üzülüp hayıflanırdı). Babam, annem namaz kılardı, Kuran okurlardı. Ailece oruç tutardık, ama babam ayrıca içki içmeyi de severdi, evimizde misafir sofralarında ut çalınır şarkılar, türküler söylenir, şiirler okunurdu, o yıllardan aklımda kalan şiirler vardır, arada okuduğum da olur. Babamın ve annemin bize öğütledikleri şey; namuslu, ahlaklı olun, haram yemeyin nasihatiydi, o yıllarda insanlar çok zengin diye değil namuslu oldukları için toplumda değer bulur, saygı görürlerdi. Evimizde kütüphane bölümü yoktu ama her gün dönüşümlü olarak veya bazen ikisi, üçü bir arada Cumhuriyet, Milliyet, Hürriyet gazeteleri girerdi, Cumhuriyet gazetesinde İlhan Selçuk, Oktay Akbal, Melih Cevdet Anday, Nadir Nadi, Mustafa Ekmekçi gibi köşe yazarlarını okumayı alışkanlık edinmiştim, Ali Ulvi Ersoy’un karikatürlerini merakla incelerdim (yazısız ve felsefi karikatürler beni çok etkilemiştir), Milliyet gazetesinden Turhan Selçuk’un Abdülcanbaz çizgi romanını (hayal gücümü geliştirmiştir) heyecanla takip ederdim, yine o yıllarda biriktirdiğim ve sanat adına çok şey öğrendiğim, Milliyet gazetesinin 15 günde bir verdiği Milliyet Sanat dergisini biriktirdiğim ekleri ciltli olarak kütüphanemde durmaktadır. Ailem ders çalışıp çalışmadığımı denetlemezdi, o yıllarda resim yapmaya olan ilgim yüzünden ortaokul 2. sınıfta kalınca, “Ders çalışmadın, sürekli resim yaptın ve sınıfta kaldın” diyerek resim yapmamı yasaklamışlardı. Gizli gizli resim yaparken yakalanmış ve azar işitmiştim. Zar zor ortaokul ve liseyi bitirip yetenek sınavında güzel sanatları kazanamayınca üniversite puanımla İstanbul’da inşaat fakültesinde iki yıl okudum, tekrar güzel sanatlar sınavına girdim ve Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu’nun Grafik Sanatlar Bölümü’nü kazandım ve inşaat fakültesinden ayrıldım, okul değiştirmeme ailem hiç karışmadı ve ekonomik destek vermeye devam etti. Eğer bugün uluslararası bir grafik sanatçısıysam bunu ATATÜRK’ün bizlere armağan etmiş olduğu aydınlanmacı, eşitlikçi, özgürlüklere ve insan haklarına saygılı, laik Türkiye Cumhuriyeti’nde doğup büyüdüğüm içindir. Bugünkü koşullarda aynı ailenin çocuğu olarak doğsaydım ne olurdu diye kendi kendime sorduğumda şu cevabı veriyorum: Gittiğim okul, aldığım eğitim, izlediğim medya ile tamamen farklı bir kültür içinde şekillenirdim, tek amacım kendimi geçindirebilmeye odaklı bir iş sahibi olup yaşamımı sürdürmeye çalışmak olurdu. Cumhuriyet’in bana sağladığı olanaklar ve kurdurduğu hayaller için çok teşekkür ederim.
devamını görGürbüz Doğan EKŞİOĞLU
