
ULUS, CUMHURİYET'İNE
SESLENİYOR

Cumhur ve Aitliği, Yüzyıllardır alışılagelmiş alışkanlıkları yıkmaya devrim, bunu yapan yürekli insanlara devrimci denir. Her ne kadar bu kelime belli bir siyasi görüşe ait gibi görünse de… İşte Cumhuriyet böyle bir devrimcinin büyük uğraşlarla verdiği mücadelenin ürünüdür. İşte bu Cumhuriyet, gecesini gündüzüne katan bir kişinin siyasi, askeri dehasının bir ürünüdür. İşte bu Cumhuriyet, milletini arkasına almış bir liderin kurmuş olduğu bir devletin yönetim biçimidir. İşte bu Cumhuriyet özgürlüğün simgesi... İşte bu Cumhuriyet halkın hür sesi... İşte bu Cumhuriyet vicdanın adaletle tesellisi... İşte bu Cumhuriyet 101. atışlık top seslerinin yegâne paresi... Geleceği gören, ufkuyla bizleri aydınlatan, fikirleriyle gidişatımıza yön veren bir liderin torunlarıyız. Bizler var oldukça bu yolda yürüyeceğimize ant içtik. Lakin ben Atatürk ü seviyorum, ülkemi seviyorum cümlelerini sözde değil özde yaşatmak gerek. Yaptığı işi layıkıyla yapanların Cumhuriyeti kutlu olsun. Nice 100 yıllara!
devamını görSinan Kıvanç KARADOĞAN
Atam, öğretmenim, liderim. Senin izinde senin yolunda olacağım. Bize bıraktığın güzel vatanıma sahip çıkacağıma sana söz veriyorum. Bugün bir kadın olarak başım dik duruyorsam bunu size borçluyum. Sizi çok özlüyorum, özlemim hiç bitmeyecek, sevgim de...
devamını görSimay ZEYBEK
Muasır medeniyetler seviyesine ulaşmanın ilk adımlarından biri olan halkın seçme ve seçilme hakkını benimseyen Cumhuriyet ilelebet payidar kalsın.
devamını görŞükrü İNKAYA
CUMHURUN KÜLTÜRÜ
devamını gör
Cumhuriyetin temeli kültürdür. Cumhur kültürlü olmalı ki Cumhuriyet yaşayabilsin.
Bunu en iyi bilen insan Gazi'ydi. Yeni Cumhuriyeti kültür temeli üzerine oturtmak istemişti. Bir edebiyat, kültür ve eğitim şölenine dönen akşam sofralarında hiç askerlik anıları anlatmıyor, sürekli olarak kültür konuşuyordu. Kafasını kurcalayan konular genellikle kültür ve eğitim konularıydı. Çünkü Cumhuriyet'in yeni bir insan tipi yaratarak ayakta kalabileceğini çok iyi biliyordu.
Nasıl, etkisinde kaldığı Fransız İhtilali yeni Fransız yurttaşını ortaya çıkarmışsa, kendi devrimi de “Cumhuriyet yurttaşı” kavramını yaratacaktı. Bu amaçla halkevleri açıldı, Paul Hindemith gibi büyük besteciler müzik eğitiminin temellerini attı, üniversiteler dünya çapındaki Alman hocalarla çağı yakalamaya çalıştı. Tercüme büroları kuruldu, Maarif Vekaleti dünya kültürünü aktaran kitaplar, dergiler yayımlamaya başladı. Dil ve tarih kurumları çalışmaya başladı. Tiyatrolar, operalar, senfoni orkestraları kuruldu. Çok kısa zamana sığan bu yoğun, baş döndürücü kültür çalışmalarında yapılan her şey yüzde yüz doğru muydu? Elbette hayır. Devrim heyecanı içinde zaman zaman aşırılıklar yapıldı, ölçünün kaçırıldığı zamanlar oldu. Ama bunlar kaçınılmaz hatalardı. Zamanla hepsi yerli yerine oturacak ve bir dengeye kavuşacaktı.
Ne yazık ki kültür insanı Atatürk'ün ölümünden sonra bu kampanyalar hızını kaybetti, kültür ve “yeni yurttaş” oluşturma gayreti unutuldu. Atatürk’ün attığı temeller zaman içinde serpilip boy atacağına, biçimsel ritüellere, içi boş gösterilere dönüştü. Bu arada Cumhuriyet karşıtı çevreler kendi muhalefetlerini oluşturmak için eğitim çalışmalarına devam ettiler. Devrimlerden nefret eden, Atatürk adına tahammül edemeyen kuşaklar yetiştirdiler.
Atatürk “Cumhuriyet'in temeli kültürdür” derken sadece güzel bir söz söylememiş, en derindeki gerçeği işaret etmişti. Çünkü Namık Kemallerle, Tevfik Fikretlerle büyüyen bir neslin, bu etkiyle neler başarabileceğini bizzat kendi hayatında görmüştü. Ama bunun farkında olmayan, Atatürk'ün kültür boyutunu kavrayamayan ve kendilerine haksız bir biçimde “Kemalist” adını yakıştıran asker-sivil yöneticiler, devrimin içini boşalttılar, yeni Cumhuriyetçi kuşaklar yetiştirmediler ve statükoyla çarpışan büyük devrimciyi asık suratlı bir büst olarak tanıttılar. Bence Atatürk'e ve kurduğu cumhuriyete yapılan en büyük haksızlık budur.
100. Yılda, Cumhuriyet’in ilk coşkusuyla, devrimci ruhuyla bir kez daha sanatla ve kültürle donatalım dünyayı.
Nice yüz yıllara!Zülfü LİVANELİ
