
ULUS, CUMHURİYET'İNE
SESLENİYOR

29 Ekim Cumhuriyet Bayramımızın 100.yılını içtenlikle kutluyorum.O kadar mutluyum ki..❣️
devamını görBaşak KALE
Ey büyük Atatürk. Bu mektubumu her ne kadar canlı olarak okuyamıyor olsan da, sadece bedenen aramızdan ayrıldığın için bu yazımı bir yerde okuduğunu ve hissettiğini düşünüyorum. Öncelikle kurduğun bu sonsuz cumhuriyetin bir neferi olduğum için sana sonsuz teşekkür ederim. Açtığın bu aydınlık ve medeni yolda bir cumhuriyet genci, bir Atatürk genci olduğum için onur ve gurur duyuyorum. Kurduğun, ilelebet devam edecek olan Cumhuriyet her ne kadar şu an emin ellerde olmasa da biz Türk gençliği olarak senin bize emanet ettiğin bu cumhuriyetin sonsuza kadar bekçisi olacağız. Aramızda bize emanet ettiğin cumhuriyetin kıymetini, değerini ve anlamını bilmeyenler var. Ama gözün arkada kalmasın paşam. Biz her zaman buradayız, Cumhuriyet’in yanındayız. Ve son olarak: açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim. Varlığım Türk varlığına armağan olsun. Ne mutlu Türk’üm diyene.
devamını görÖmer Faruk TEK
️Ey Aziz Atatürk, tarifsiz emeklerle kurduğun Cumhuriyetimizin 100 yılını kutluyoruz. ️Cumhuriyet bana eşitliği, özgür düşünceyi, demokrasiyi ve bilhassa adil bir ruhla halkçı olmayı öğretti. ️6 yaşında babasız kalmış bir çocuktan, eğitimli ve donanımlı uzman bir hekim yetiştiren Cumhuriyet'e minnettarım. ️Sen ve yürekli dava arkadaşlarının ruhu şad olsun Aziz Atatürk. ️Cumhuriyet ilelebet yaşayacaktır.
devamını görSerdal KANUNCU
Merhaba arkadaşlar, ben ne zaman Cumhuriyet'le ilgili yeni bilgiler öğrensem çok hoşuma gidiyor. Cumhuriyet'le ve Atatürk'le her bilgi edindiğimde çok mutlu oluyorum. (Siz cumhuriyetle veya Atatürk'le yeni bilgi edindiğinizde ne düşünüyorsunuz?) Cumhuriyet bağımsızlık ve özgürlük demektir. Ulu Önder Atatürk ve arkadaşları bizim ülkemizi kurtardı. Atatürk 57 yaşında öldü. Ve şu anda Anıtkabir'de yatıyor. Onu özlüyor sevgi ve saygıyla anıyoruz.
devamını görEla Nur İLGİÇ
Cumhuriyet; Bir kız çocuğunun özgür bir birey olarak yetişmesidir. Kız çocukları ve kadınların geride bırakılarak toplum kalkınmasının mümkün olamayacağı bilincidir. “İnsan topluluğu kadın ve erkek denilen iki cins insandan mürekkeptir. Kabil midir ki; bu kütlenin bir parçasını ilerletelim, ötekini ihmal edelim de kütlenin bütünlüğü ilerleyebilsin? Mümkün müdür ki; bir cismin yarısı toprağa zincirlerle bağlı kaldıkça öteki kısmı göklere yükselebilsin?” diyen Atatürk’ün, kalkınmanın ve toplumsal ilerlemenin gereği olan toplumsal cinsiyet eşitliğine olan kuvvetli inancıdır. Edilgen değil; yaşamımıza etkin bir birey olarak katılım sağlamanın ve katılım hakkının ön koşuludur Cumhuriyet. Böylelikle, birilerinin “uzantısı” ya da birilerinin “tamamlayıcısı” değil; katılım, seçim hakları ve bu hakları Anayasa’da güvence altına alınmış üç kuşak anayasal hakları ile var olan “biricik ve eşsiz” bir “birey” olabilmemizin güvencesidir. Temel hak ve özgürlüklerimizin, salt vatandaş olmamızdan ve insan onurundan ileri geldiğinin bilincidir Cumhuriyet… Cumhuriyet köyde büyüyen bir çocuk ile kentte büyüyen bir çocuğun, yaşama, korunma, gelişim ve katılım haklarından eşit şekilde yararlanması ve fırsat eşitliğinin her çocuğa ayrımcılık yapmadan sunulmasıdır. Cumhuriyet; egemenliğin tanrısal güçten alınıp bireysel akıllarımıza, seçimlerimize ve halka verildiği; bu sayede özgürlük ile sorumluluğu eşzamanlı bir terazide taşımamız gereken bir üst bilinçtir. Egemenliğin kayıtsız, şartsız millete ait oluşudur. Cumhuriyet, teokratik monarşinin karşısındadır. Bu yönüyle laiklik ilkesi korunmalı ve yüceltilmelidir. Cumhuriyet, liyakattir. Halkı yöneten liderlerin seçimle görev aldıkları, “baba-oğul” yoluyla statü tayininin yetersiz olduğu, kişinin kendi oluşturduğu statü ve bireysel birikimin meta değer kazandığı yönetim şeklidir. Bu bağlamda Cumhuriyet, hazırda sunulan ayrıcalıklara değil; emek odaklı gelişimin ve emek yoluyla kazanılan ayrıcalıkların ve değerlerin önemine vurgu yapan bir yönetim şeklidir. Bu yönüyle Cumhuriyet; liyakat ve hak gibi değerleri yüceltirken, klientalizm ve nepotizmin tam karşısındadır. Cumhuriyet demokrasidir; çoğunluğun baskısı değil, farklılıklarımız ve çeşitliliklerimizle, çoğulcu ve çok kültürcü katılımımızla zenginleşen bir yelpazedir. Bu zengin toplum; ortak geçmişi, ortak kültürü, ortak gelecek hedefleri yoluyla birbirine içtenlikle bağlıdır. Sağlıklı toplumda millet olma bilinci ortak değerlerle sürdürülmektedir. Cumhuriyet, sosyal ve ekonomik hakların sağlanmasında devletin rol aldığı sorumluluktur ve sosyal devlettir. Bu mekanizmaların yerine geçmeye çalışan, zehirli sarmaşıklarla ve istismarcı yapılarla mücadele etme sorumluluğudur. Cumhuriyet değerini yüceltmek hepimizin sorumluluğu... Cumhuriyetimizin 100. Yılı kutlu olsun! Mustafa Kemal Atatürk’e şükran ve saygıyla,
devamını görDoç. Dr. Gamze Erükçü AKBAŞ
Bir Türk kadını olarak ,öğretmen olarak ,anne olarak kendi yolumda kendi kararlarımla yaşıyorsam bunu Cumhuriyet’e, Atatürk’e borçluyum. ATA’mın izinde önce kendime sonra tüm çocuklara ışık olacağım nice Cumhuriyetli günler göreceğime inancım sonsuz …Atatürk ile ve Cumhuriyet ile kalın
devamını görSelin UYAR
CUMHURUN KÜLTÜRÜ
devamını gör
Cumhuriyetin temeli kültürdür. Cumhur kültürlü olmalı ki Cumhuriyet yaşayabilsin.
Bunu en iyi bilen insan Gazi'ydi. Yeni Cumhuriyeti kültür temeli üzerine oturtmak istemişti. Bir edebiyat, kültür ve eğitim şölenine dönen akşam sofralarında hiç askerlik anıları anlatmıyor, sürekli olarak kültür konuşuyordu. Kafasını kurcalayan konular genellikle kültür ve eğitim konularıydı. Çünkü Cumhuriyet'in yeni bir insan tipi yaratarak ayakta kalabileceğini çok iyi biliyordu.
Nasıl, etkisinde kaldığı Fransız İhtilali yeni Fransız yurttaşını ortaya çıkarmışsa, kendi devrimi de “Cumhuriyet yurttaşı” kavramını yaratacaktı. Bu amaçla halkevleri açıldı, Paul Hindemith gibi büyük besteciler müzik eğitiminin temellerini attı, üniversiteler dünya çapındaki Alman hocalarla çağı yakalamaya çalıştı. Tercüme büroları kuruldu, Maarif Vekaleti dünya kültürünü aktaran kitaplar, dergiler yayımlamaya başladı. Dil ve tarih kurumları çalışmaya başladı. Tiyatrolar, operalar, senfoni orkestraları kuruldu. Çok kısa zamana sığan bu yoğun, baş döndürücü kültür çalışmalarında yapılan her şey yüzde yüz doğru muydu? Elbette hayır. Devrim heyecanı içinde zaman zaman aşırılıklar yapıldı, ölçünün kaçırıldığı zamanlar oldu. Ama bunlar kaçınılmaz hatalardı. Zamanla hepsi yerli yerine oturacak ve bir dengeye kavuşacaktı.
Ne yazık ki kültür insanı Atatürk'ün ölümünden sonra bu kampanyalar hızını kaybetti, kültür ve “yeni yurttaş” oluşturma gayreti unutuldu. Atatürk’ün attığı temeller zaman içinde serpilip boy atacağına, biçimsel ritüellere, içi boş gösterilere dönüştü. Bu arada Cumhuriyet karşıtı çevreler kendi muhalefetlerini oluşturmak için eğitim çalışmalarına devam ettiler. Devrimlerden nefret eden, Atatürk adına tahammül edemeyen kuşaklar yetiştirdiler.
Atatürk “Cumhuriyet'in temeli kültürdür” derken sadece güzel bir söz söylememiş, en derindeki gerçeği işaret etmişti. Çünkü Namık Kemallerle, Tevfik Fikretlerle büyüyen bir neslin, bu etkiyle neler başarabileceğini bizzat kendi hayatında görmüştü. Ama bunun farkında olmayan, Atatürk'ün kültür boyutunu kavrayamayan ve kendilerine haksız bir biçimde “Kemalist” adını yakıştıran asker-sivil yöneticiler, devrimin içini boşalttılar, yeni Cumhuriyetçi kuşaklar yetiştirmediler ve statükoyla çarpışan büyük devrimciyi asık suratlı bir büst olarak tanıttılar. Bence Atatürk'e ve kurduğu cumhuriyete yapılan en büyük haksızlık budur.
100. Yılda, Cumhuriyet’in ilk coşkusuyla, devrimci ruhuyla bir kez daha sanatla ve kültürle donatalım dünyayı.
Nice yüz yıllara!Zülfü LİVANELİ
Merhaba sevgili milletim, Öncelikle Cumhuriyetimizin 100. yılı ulusuma kutlu olsun. Daha nice 100 yıllara huzurla, barışla... Bu vesileyle basta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarına bu uğurda mücadele veren, şehit düşen tüm şehit ve gazilerimizi şükranla anıyor, teşekkürlerimi bir borç biliyorum. Bu ülkede birçok mücadele verildi. Her anlamda küllerimizden doğduk. Gelecek nesillere bunu hele ki bu zor geÇen 20 yılda iyice anlatmak bizlerin vatandaşlık görevi oldu. Bu son 20 yılda Türkiye Cumhuriyeti çok zor koşullardan geçiyor. Yüce Atatürk'ün gençliğe hitabesinde bahsettiği tüm konular adete linç edilerek gözler önüne seriliyor. Kanlarımızla kazanılan yurdumun her karış toprağı araplara hunharca peşkeş çekiliyor. Köylüm, çiftçim, esnafım, öğretmenim, doktorum ve halkım adeta yoksulluğa terk ediliyor. Son 20 yılda bu ülkeye tek bir fabrika dahi kurulmadı. Var olanlarda maalesef Araplara satıldı. Ülkede hak hukuk adalet ayaklar altında.
devamını görİpek AKTEN
Merhaba Geleceğim… Sana bu mektubu dünyanın en güzel vatanı olan, dünyaya tarih yazdıran ve herkes tarafından örnek alınan liderin topraklarından yazıyorum. Buranın adı Türkiye, benim cennet vatanım, Cumhuriyetin ana beşiği laikliğin ve inkılapların yıllarca ilmek ilmek işlendiği, Atasının izinden giden, gençliğin uyumadığı, özgürlük meşalesini elinde tuttuğu, sanatın, sporun, bilimin önde olduğu, yeni nesillerin geleceğe ışık tuttuğu ülkem. Ne teksin ne de yalnızsın. Her zaman yanındayız, benim geleceğim benim cumhuriyetim. Nice 100 yıllara güzel vatanım. Nurlar içinde uyu Atam. Gönderen: vatan sevdalısı
devamını görLevent SOYEL
