
ULUS, CUMHURİYET'İNE
SESLENİYOR
Yarası ağırdı. Olsun. Yazdı. Anacığım, “Söz uçar yazı kalır,” derler ya ondan sebep yazıyorum sana. Yazması oyalı anam, vatan toprağına yemin olsun ya Memed ya Hüseyin ya Ali olarak döneceğim kucağına. Oğlun Savaş yerinde toprak sert, gök çoğunlukla parçalı bulutlu olurdu. Herkes anasının rahmine sığar gibi olduğu kuytuya sığmaya çalışırdı. Yeryüzünden gökyüzüne dumanlar yükselirdi. Olsun yükselsindi. Nasılsa her sabah gün yeniden doğardı. Yine gün doğdu. O başını kaldırdı. Silahların, tankların, tüfeklerin, bombaların sesi yakınlaştı. Yüreklerimiz korku pompaladı. Korku katılaştıkça yüreklerimiz sıkıştı. Sıkı can iyiydi çabuk çıkmıyordu ama akacak kanda damarda durmuyordu. Durmadı. Dudaklarından Atam gibi “Aleykümselam” döküldü. Başı omuzuma düştü. Vatan sağ olsundu. Sağdı. Sağ kalacaktı. Cumhuriyet, onu yaşatmak için öle yatanların “Vatan sağ olsun!” diye haykıran analarının sesi, yaralarını ve farklılıklarını alnından öpebilecek kadar güçlü olan Türk Ulusunun nefesiydi.
devamını görFatoş K. İYİGÜNİkinci Yüzyıla Mektuplar, Çocukluğum Bursa’da geçti. Sokaklarından geçen otomobilleri sayıp iddiaya girebildiğimiz, onlar geçmediği zaman da bütün caddede ip atlayıp, yakar top oynanabilen bir şehirdi Bursa. Şimdi galiba hiçbir sokağında trafik durmuyor ya da ip atlanamıyor. 1980 darbesi sonrası büyüyorduk. Bir şeylerin biraz iyileştiği hissi vardı ama bir de garip bir huzursuzluk. Sanki hayatımızda bollaşan, parlaklaşan her şeyin bir yerlerde acıyla ödenen bedelleri, yıkılan savrulan hayatlar... Fısıldaşan komşular, kaygılı anneler babalar. Büyüdük yine de ama. 30 yıllık gazetecilik, televizyon sunuculuğu ve muhabirlik kariyerim, sonra yaptığım işler, okuduğum okullar bana gösterdi ki, bu topraklar kendi evlatlarını çabuk harcıyor. Toprağın da günahı yok. Bizler harcıyoruz birbirimizi. Ülkenin en parlak kuşakları en az dört kere, orakla biçilir gibi biçilmişler, bir sağa savrulmuşlar, bir sola savrulmuşlar. Eğitimli, zeki, yaratıcı insanları siyasi kavgalar içinde darmadağın olmuş, yurtlarından ayrılmak, ekmeklerini başka şekilde kazanmak zorunda kalmışlar. Ben de işimi kaybedenlerdenim ama en azından hâlâ toprağımda olduğum için mutluyum. Bu Cumhuriyet’in bana verdiği cesaret ve aldığım eğitimle ekmeğimi kazanabileceğimi biliyorum. İşte tam da bu nedenle Atatürk’ü sevmek ve anlamak için 40’larınızı beklemeyin. Onun çocuk haliyle, bir başına, bir anne ve kız kardeşle, arkada bıraktığı birkaç ölmüş kardeş ve bir baba hatırası ile nasıl bir düş kurduğunu hissedin. O kurduysa bu düşü, bizi durduran nedir? Şam’dan Libya’ya, Çanakkale’den Sakarya’ya uzanan ve hep savaş gördüğü o hayatın içinde bile bir güzellik, zarafet, kültür, sanat, incelik aradıysa, o derin bozkırda büyük ve sağlıklı bir Cumhuriyet hayali kurduysa, bizi durduran nedir? Bugün için verdiğiniz kavgada bir durun ve sorun: Mustafa Kemal’in kurduğu düşü durduran nedir? Korkularımızla yüzleşelim ve ikinci yüzyılı çok daha cesur ve huzurlu kuralım. Bir şeyi de unutmayalım: Harika tüccar bir millet değiliz, olağanüstü sanatkâr ya da bilim insanı sayılmayız. Ama iki şeyi çok iyi yaparız. • Toprağımızı ekmek • Toprağımızı savunmak Bu iki iş üzerine dünyalar inşa edilir. Ekmek, şifalandırmak, doğayla canlanmak ve onu zarardan, kıyımdan, sadece savaş ve istila değil, yangından yıkımdan inşaattan korumak da savunmaktır. Huzurumuzu bulduğumuz o yaylalarda, denize baktığımız o kıyılarda; sessiz ama dopdolu o bozkırlarda, vadiler içinden akan o nehirlerdeyiz hepimiz. Düşümüz orada ve hâlâ çok canlı. Biz yorulduk ama Anadolu hâlâ çok genç ve çok canlı. Devletler için 100 yıl nedir ki? Tabiat için nedir ki? Biz ve genç Türkiye Cumhuriyeti daha yeni başlıyoruz. Şimdi daha çok çalışmaya devam edelim, o zaman.
devamını görAhu ÖZYURTSevgili Atatürk, Bugün, Türkiye Cumhuriyeti'nin 100. kuruluş yıl dönümü. Senin sayende, biz gençler, özgür ve bağımsız bir ülkede yaşıyoruz. Senin izinden giden bir genç olarak, sana ne kadar minnettar olduğumu ifade etmek istiyorum. Sen, yalnızca bir asker değil, aynı zamanda bir bilim insanı, bir devrimci, bir eğitimci ve bir devlet adamıydın. Yenilikçi fikirlerin ve vizyonerliğin sayesinde, Türkiye, geri kalmış bir ülke olmaktan çıkıp modern bir ulus haline geldi. Sen, bize egemenliği, bağımsızlığı, özgürlüğü ve çağdaşlığı armağan ettin. Ben ve benim gibi gençler, senin bıraktığın mirasa sahip çıkmak ve Türkiye'yi daha da ileriye taşımak için elimizden geleni yapacağız. Cumhuriyetimizin 100. yıl dönümünde, sana minnetlerimizi sunuyoruz. Ruhun şad olsun!
devamını görEgemen TUNCERMustafa Kemal Atatürk'ün "Efendiler yarın Cumhuriyet'i ilan edeceğiz" sözü üzerinden tam 100 yıl geçti. Atatürk ve arkadaşlarının bizlere emanet ettiği bu sağlam temeli devam ettirip, onlardan ilham alarak her alanda çalışıp hedeflerimizi hep ileriye dönük koymalıyız. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun...
devamını görCüneyt ÇOMOĞLUCumhuriyetimizin ilk yüzyılını, birçok hayalin gerçeğe dönüştüğü, başarılarla dolu, olağanüstü bir dönem olarak geride bırakarak, yeni yüzyıla daha büyük hedefler, tükenmeyecek bir iyimserlik ve umutla başlıyoruz. Başarılarımızı kutlarken, onları kalıcı kılacak; yeni başarılar için hepimize ilham verecek fikirleri aramaya da devam ediyoruz. Yirminci yüzyılın başlarında, pek çok ulustan önce vatandaşlıkta eşitliğin, sosyal hak ve adaletin, laikliğin, akıl ve bilimin, modernleşmeyle çağdaş medeniyete giden yolun kapılarını açan Cumhuriyetimizi, özgürlük, refah ve mutluluğun çok daha arttığı, adilce paylaşıldığı bir yer olarak korumayı ve geliştirmeyi ortak sorumluluğumuz olarak görüyoruz. Türkiye hiç kuşkusuz yeni ve güçlü hikâyelerin yaratıldığı son derece bereketli bir coğrafya üzerinde bulunuyor. Güçlü bir yeni hikâye konusunda bugün henüz tam olarak hayal ettiğimiz noktada olmadığımızı düşünebiliriz. Ama arayışımız da çabamız da içinden geçtiğimiz güç koşullara rağmen sürecek. Karşı karşıya olduğumuz koşullar nasıl olursa olsun, geleceğin bugünden çok daha iyi olacağına duyduğumuz inançla çalışacağız. Başarısını, “yarattığı toplumsal değer ile ölçen” kurucumuz Merhum Nejat Eczacıbaşı’nın inanç ve heyecanı, bugün de hepimizin “ruhuna canlılık ve ilham” veriyor. Türkiye’nin girişimcilik potansiyeline ve iyi yetişmiş insan gücüne dayanan bir atılımla, karşılaşacağı güçlükler ne olursa olsun, Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında daha da ayrıcalıklı bir konuma gelebileceğine inanıyoruz. Geçmişte olduğu gibi, gelecek kuşakların da kendi başarı hikâyelerini yazmaya devam edeceğine koşulsuz bir güven duyuyoruz. Hayallerimize ve yeni başarı hikâyelerimize demokrasimizin ve ortak aklı aramayı mümkün kılan ifade özgürlüğünün güç ve cesaret verdiğini biliyoruz. Bu vesileyle bugün ülkemizin ulaştığı noktayı mümkün kılan başta Mustafa Kemal Atatürk ve yol arkadaşları olmak üzere, Cumhuriyet hayaline ortak olmuş tüm paydaşlarımızı bir kez daha saygı ve minnetle anıyorum.
devamını görBülent ECZACIBAŞIVatanımın, bayrağımın kutsal ismi, değeri Cumhuriyet...Sana kavuşabilmek için feda edilen her damla şehit kanının hakkını ödeyemeyiz. Atamın, Gençliğe Hitabesinde dile getirdiği her şey maalesef bugün bu ülkede yaşanıyor. Cumhuriyet'in son demlerini mi yaşıyoruz diye korkuyordum. Ta ki bugün kalbimizdeki 100.gurur yılı heyecanını hissedene kadar...Cumhuriyet sen çok yaşa....Bizler gelecek nesillere daha güçlü bir Cumhuriyet bırakmak için tüm gücümüzle savaşacağız. Sana söz Atam...Sana söz Cumhuriyet... Sana söz Çanakkale... Sana söz Türkiye...
devamını görNaciye YAVUZCumhuriyet'ine taahhüt etmiş sadık gençler, egemenlikte halk irade sürmüştür. Çocuk geleceğin tohumu, gençlik istikbalin ta kendisidir. Bu güfteler ile hayatınıza devam ediniz. Ediniz ki 'gençlik öldü yahu' diyen bir toplum yerleşkesi olmasın. Okuyun, öğrenin, eğri oturup değil düz oturup doğru konuşun. Türk gencine en layığı budur çünkü. Sizlere atfedilen kötü sözler değil, size söylenemeyen o muhterem sözler belleğinizde yer etsin. Birçoğunuz yazmış olduğum bazı sözleri idrak edemiyor sanıyorum, işte bilmemek değil de, öğrenmemek bizlere hiç yakışık almaz! Ben de, Özdemir Asaf 'ın bazı mısralarını bayrağıma atfetme arzusuyla sizleri selamlıyorum. Ben sana hep üşüyordum/ Çünkü kıştım. Nakıştım, bakıştım/ İnkâr etmiyorum da bunu/ Seni sevmek gibi büyük işlere kalkıştım / Ve lütfen inkâr etme / Sana en çok ben yakıştım... Evet Cumhuriyet'e en çok bizler yakıştık.
devamını görMelek AKSAKALCumhuriyetimizin yüzüncü yılına yaşım genç, aklım yerindeyken denk gelebilmek ne büyük bir şans, ne kadar büyük bir mutluluk bilemezsiniz. Şu an burada bunları yazabiliyorsam hem de kendi alfabemle, özgürce kendimi ifade edebiliyorsam, seçebiliyorsam seçilebiliyorsam, kendi ayaklarımın üzerinde durabiliyorsam, kimseye minnet etmiyorsam, kimsenin kölesi değilsem, bir lokma ekmeğe muhtaç değilsem tek bir başkomutan ve gizli kahramanları sayesinde. İyi ki bu dünyadan bir Mustafa Kemal geçmiş ve iyi ki bizim ufkumuz olmuş. Bu vesileyle, başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, emeği geçen SeyiT Onbaşı, Kara Fatma, Fevzi Çakmak, Halide Edip…vs ismini sayamadığım nice kahramanlara Allah'tan rahmet diliyorum. Onlar olmasaydı bizler olmazdık… Ne mutlu Türküm diyene…!
devamını görSedef ÇELİK1987’nin Ağustos’unda doğdum ama bana sorsalardı eğer, ne zaman doğmak isterdin diye, Cumhuriyet’in ilanında orada olabilecek ya da gazetede okuyabilecek yaşta olacağım bir doğum tarihine sahip olmak istediğimi belirtirdim… Neden mi? Evet şimdi de seni korumak, seni anlamak istemeyene anlatmaya çalışmak, senin değerlerini hayatımın ana felsefesi yapmak en büyük idealim. Ancak görüyoruz ki toplumumuzda hâlâ seni iyi anlayamamış, birilerinin yalan yanlış yönlendirmeleriyle, kötü geçmişe manasız özlem duyan bir kitle var… İşte ben de senin ilk yıllarında bir şeyler yapabilecek yaşta olsaydım, senin daha iyi anlaşılman, geçmişe neden çizgi çekilmesi ve sana bir çocuk gibi bakılması gerektiğini anlatmak için elimden gelen her şeyi yapardım. Güneşinin parlamasına katkıda bulunurdum. Çünkü ben küçüklüğümde doğum günümde alınan basketbol topunu, deprem anı gece yarısı uyanınca, koştura koştura masanın altına koyup öyle evden çıkmış birisiyken, senin gibi eşsiz bir hediye için neler yapmazdım.
devamını görGökhan Hilmi ÜNER
