ULUS, CUMHURİYET'İNE

SESLENİYOR   

  • Sen hiç Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü gördün mü? Ben gördüm, görüyorum yaşıyorum... yaşıyorsak insanca, Cumhuriyet budur, kendi canlarından vazgeçip bize hediye edilen bu kutsal emanete nice yüzyıllar boyunca sahip çıkmak, onu anlamak ve yaşamak ne güzel bir onur, ne tarifsiz bir duygu... Bağımsızlık karakterimdir diyen Ulu önder Atatürk ve onun kutsal mirası CUMHURİYET'le kalın...

    devamını gör
    Güneş ŞENTÜRK
  • Ulu önder Atatürk, bu önemli günü bize sunmuştur. Bütün zorluklara rağmen o yılmamış. Hiçbir zaman geriye gitmemiş. Hep ileriye, geleceğe dönük olmuştur. Atatürk kendini şöyle tanıtmıştır: "Ben sizden daha üstün değilim. Lakin ben sizden biriyim" demiştir. Bugün milletimizin yeniden doğduğu gündür. Büyük önder Atatürk'ü, onun silah arkadaşlarını, yiğit kahramanlarımızı, cesur gazilerimizi, aziz şehitlerimizi bu kutlu günde minnetle anarız. NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!

    devamını gör
    Gökay AKGÜN
  • Her geçen gün kıymetini, önemini daha da çok anladığımız Cumhuriyet! Gururluyum, çok mutluyum hem bir Cumhuriyet kadını olmaktan hem de cumhuriyetimizin 100. yılına şahit olmaktan. Cumhuriyet benim için kucaklayıcıdır, güvendir, şefkattir. Kimsesizlerin kimsesidir. İmkânsızların şansıdır. Hepimizi koruyan bir kucaktır. Özgürlüktür! Bu cumhuriyetin kurulmasında, ilerlemesinde emeği geçen herkese sonsuz minnet borçluyuz. En çok da yoktan bu ülkeyi var eden Atamıza! Cumhuriyet ve Atatürk sevgisi her zaman kalbimizde olacak. Yaşasın Cumhuriyet! Nice yüzyıllara!

    devamını gör
    Ayyüce AKSAKAL
  • Sevgili cumhuriyet, Senin üzerinde doğmadım. Senin toplumunda yetişmedim. Senin okullarında okumadım. Hatta senin vatandaşın bile değilim. Çünku ben üçüncü nesil gurbetçi çocuğuyum, uzaklardayım. Ama sen tarihimsin, kimliğimsin, annemin ve babamın okuduğu okulsun, ninemin dedemin sürduğü tarlasın. Dumanı tüten yörük çadırısın. Yani kanımda ve canımdasın. Büyük Atatürk'ün dunyaya bıraktığı esersin. Sen hep varol, hep çok yaşa. Sonsuz sevgilerimle,

    devamını gör
    Murat SİNAN
  • Cumhuriyetimizin rengi kırmızıdır… Cumhuriyetimizin 100. yılına tanık olmak, bu ülkede yaşayan herkes için büyük bir onurdur. Yoktan var edilen bir yurdu bize vatan olarak kazandıran Atatürk ve arkadaşları, bu ülkeye ve bu topluma yaraşır en güzel yönetim biçimini de oluşturdular… Halk egemenliğine dayalı Cumhuriyet; uygarlık yolunda aydınlanmanın, çağdaşlaşmanın güneşi oldu. Yaratılan Cumhuriyet iklimi; sanat ve kültür alanında, beklenenin çok üstünde ürün alınmasını sağladı. Cumhuriyet ruhu, sanatın bütün damarlarını besleyen güç oldu. YÜZ yıllık Cumhuriyetimizin ilk yarısını kaçırdım ama “İkinci Yarısında” ben de vardım. Elli yılı aşkın bir süredir resim yapıyorum… Sanat maceram, Cumhuriyet okullarının sağladığı eğitim olanakları sayesinde başarıya ulaştı. O okullar, o eğitimciler, o eski ustalar olmasaydı; Habip Aydoğdu adında bir sanatçı da olamazdı. Gerçekten de bugün yazıyor, çiziyor, yontuyor, boyuyorsam; hepsini Cumhuriyetimize ve onu yaşama uyarlayan devrimlerine borçluyum… Cumhuriyetimizle gelen demokrasi ve özgürlük ortamı, sadece bilimin değil sanatın da kapılarını aralamıştır. Yıllar içinde toplum olarak sanatın, bilimin, demokrasinin, laikliğin, insan haklarının, hukukun, adaletin, ifade özgürlüğünün önemini artık iyice anladık sanıyorum. Sanatçılar, sanat insanları, sanatseverler, hatta toplum olarak varlığımızı borçlu olduğumuz Cumhuriyetimizi yaşatmak, geliştirmek ve daha da ileri götürmek zorundayız. Cumhuriyetimizin yetiştirdiği bir birey olarak, bir evlat olarak, cumhuriyetimizin daha da demokratikleşerek yeniden bir doğuş yaşayacağına olan inancımı korumak istiyorum. Cumhuriyetimizin rengi kırmızıdır… Ben de resimlerimde ağırlıklı olarak kırmızı rengi kullanıyorum. Bilinçli bir seçim olmasa da bu paralellik, içimi ısıtıyor. Cumhuriyetimize nice nice yüz yıllar umuduyla…

    devamını gör
    Habip AYDOĞDU
  • Sevgili Cumhuriyet, Bugün yüz yaşında bizi bağrına bastığın, bize hürriyeti, insan olmanın gururunu, demokrasiyi tattırdığın için çok şanslıyız. Bazı şeyler hava gibi, su gibi vazgeçilmezdir. Varlığının kıymeti bilinmiyormuş gibi gözükse de herkes içten içe yine de bilir. Cumhuriyet de hepimiz için hava gibi, su gibi elzemdir. Vatanımızda özgürce ve gururla yaşamamızın senedidir. Pazarlığı olmadı, olmaz.

    devamını gör
    Kemal KÜÇÜKGEDİK
  • Selanik'ten doğan masmavi ışıkla, bizlere Türkiye Cumhuriyeti'ni emanet eden iki çift çakmak göz idi dağları deviren. Bir asır geçti Cumhuriyet'im. Gururla taşıdığımız al bayrağımız, göğsümüzü kabartan Türklüğümüz bizlere, gelecek nesillerimize emanet. Rahat uyuyun Mustafa Kemal ATATÜRK ve silah arkadaşları. Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.

    devamını gör
    Bengü PALALI
  • Sevgili Başöğretmenim Mustafa Kemal Atatürk, Henüz 6 yaşında bir çocukken girdiğim sınıfta kaygılarımı kontrol etmekte zorlanıp ağlarken oturduğum sınıf masasında tam karşımda duran resminizde gözlerime bakıyordunuz. Yanında ay ve yıldızlı şanlı bayrağım, diğer yanında Gençliğe Hitabem. Büyüdükçe öğretmenlerimin sizi ülkemiz için, biz çocuklar, kadınlar, erkekler ve doğa için, havada uçan kuşun yaşama hakkı için yaptıklarınızı anlatırken duvarda hep asılı duran o resminizden kalbime ulaşan sevgi ışığıyla öğretmen olmaya karar verdim. Bana öğretmen olabilme şansız verdiğiniz için teşekkür ederim. İlke edindim pusulanızı; öğrenciniz olarak sizden aldığım her öğüdü öğrencilerime aktarmaya gayret ettim. Bana bakan gözlerinizle ben yokken benim için yaptıklarınızla yoluma ışık oldunuz. Cumhuriyetim 100 yaşında, bense 32... Öğrencilerim 6 yaşında, sokak sokak Cumhuriyet yürüyüşü yaptık. Her sokakta Andımızı okuduk. Şanlı bayrağımız ellerimizde. Ne mutlu Türküm diyene.

    devamını gör
    Semra OKUTAN
  • İnsan “ben neyim” diye sorduğunda bize ne demek istemektedir? On milyarlarca insan doğup ölerek ne gibi bir boşluğu doldurmuşlardır? Onların amacı bugün yaşayan bizleri doğurmak mı olmuştur sadece? Hayır, insan var olduğu ilk günden bu yana hep varoluşunu sorgulayarak kendisi için bir anlam talep etmiştir. Elli bin yıl ve bin yedi yüz nesil boyunca dil kullandık. Her insan kendi varlığını kendine mesele ederek kendine bir anlam kırıntısı çıkardı ve onu ortak benliğine aktardı. “İnsan yaratısı” dediğimiz şey üst üste yığılarak yapılır, gecekondularda her sene çıkılan bir kat gibi… İnsan kırıntılardan ekli bir anlamlar bütünüyse o anlamlar yapısında Cumhuriyet son kattır. İnsan biyolojik olarak insan olduğunun birinci gününde psikososyal olarak insani olmamıştır. Biyolojik insan bütünsel bir süperorganizma gibi hareket eder. Birbirini doğurur, birbiri için besin verir, kan verir, organ verir, biri öteki için ölür. Psikososyal olarak da insan, her aşamada bir damlacık kadar da olsa var olduğunu hissettiği, ona katkı verdiği, ona dayandığı büyük ve bütünsel bir “ortak benlik” varoluşu içinde insani olur. Nasıl biyolojik insan kendi bedeninde her organ ve hücrenin vazgeçilmez katkısıyla bir homeostazi (içsel denge) kurarsa ortak benliğin kendini tek tek bireyler ve toplumsal düzeyde insani olarak en iyi ve gerektiği gibi var ettiği homeostatik yönetsel düzen de cumhuriyettir. Cumhuriyet var olmak için hem bir toplumsal homeostaziye gereksinim duyar hem de var olduktan sonra toplumda onu sağlar. Cumhuriyetle toplumda içsel denge sağlandıktan sonradır ki, tek tek her insanın önü açılır ve her bir insan psikososyal olarak insaniyet kazanmak güç ve bilgeliğine kavuşur. Düşünen, özellikle de kavramsal olarak düşünen varlıksa insan, insani olmak ne anlama gelir? İnsani olmak erdem sahibi olmak demektir. Peki erdem sahibi olmak ne demektir? Aristoteles’ten öğrendik ki, erdem sahibi olmak demek, doğuştan getirerek değil de daha çok kendini eğiterek insana ve insanlığa karşı iyilik yapmak yeteneği kazanmak demektir. Eğer Cumhuriyet bizi insani, dolayısıyla erdemli yapıyor ise Cumhuriyet’in olmadığı, tek tek insanların özgürce önlerinin açık bulunmadığı ülkelerde toplumda hatırı sayılır bir oran ve yoğunlukta erdem sahibi insana rastlamak imkânsız değilse bile güçtür. Erdemler az değildir ama çok da değildir, saymakla biter: Alçakgönüllülük, nezaket, saflık, mizah, aşk, itidal, sadakat, cömertlik, merhamet, basiret, cesaret, adalet, minnet, bağışlama, sadelik, hoşgörü ve iyi niyet. Bir toplumun bunlardan yoksun değilse bile fakir olduğunu düşünebiliyor muyuz? Erdemini yitirmiş bir toplum sosyal bir çöl haline gelmiş demektir. Erdemler her zaman tekil olarak geliştirilirler ama kişiler birbirini etkiledikçe çoğul hale gelirler. Tekil olarak erdemli hale gelmek için kişinin, kendine dayalı olarak kendi geleceğini kurabilecek sosyal bir ön açıklığına sahip olduğu algısını kesintisiz taşıması gerekir. Erdemin çoklu olması, açıkçası bütün bir toplumun erdemli hale gelmesi için de tek tek kişilerde sosyal olarak bir yan açıklığı, yatay ilişki özgürlüğü algısının bulunması gerekir ki, her tek erdemli kişinin erdemini aktarabileceği ve karşıdakinin erdeminden yararlanabileceği özgür bir ilişki ortamı oluşabilsin. Bütün bunları bize cumhuriyet sağlar. Onun için Atatürk “Cumhuriyet sizden fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister” demiş ve eklemiştir: Cumhuriyet fazilettir. Erdeminizi, insaniliğinizi ve giderek insanlığınızı kaybetmek ve onları kaybetmiş başka insanlarla bir arada yaşamak istemiyorsanız cumhuriyetinizden vazgeçmeyiniz.

    devamını gör
    Tahir Musa CEYLAN