ULUS, CUMHURİYET'İNE

SESLENİYOR   

  • 23 Nisan 1953 Sevgili Cumhuriyet Nasılsın? Ben iyiyim. Bugün annemin anlattıklarından sonra sana bir mektup yazmak geldi içimden. Öyle acayip şeyler anlattı ki şaştım kaldım! Bir de sen dinle. Bakalım doğru mu? Annem senin ilan edildiğin gün doğmuş. Adını Ümid koymuş anneannem. Senin olmadığın bir ülkede yaşamak ne, o da benim gibi bilmiyormuş. Cumhuriyet'in ilk çocuğuyum ben diye övünür durur hep. Ama anneannem senin henüz ülkemize gelmediğin yıllarda doğmuş büyümüş. İşte bana çok acayip gelen şey onun çocukluğu ve gençliği oldu. Anneme bugün büyüyünce konservatuara gidip oyuncu olmak istediğimi söyledim. O da ne istersem onu olabilirsin dedi. Yeter ki iste. Anneannem de ressam olmak istiyormuş. Ee dedim olsaymış ya. Olamazdı diye anlatmaya başladı annem. Resim çizmenin yasak olduğu bir dünyayı hayal edemedim bir türlü. Meğer sen yokken kadınlar istedikleri hiçbir şey olamıyorlarmış. Belki çok şanslı bir iki gayrimüslim kız, onun dışında babaları kızlarını okula göndermiyormuş. Hatta tek başlarına evden çıkamıyorlarmış, yasak değilse de günahmış. Zaten babaları izin verse bile nereye gideceklermiş ki, hiçbir okul kabul etmiyormuş kız öğrencileri. Erkenden evlenip ev işi yapıyorlarmış sadece. Amma büyük haksızlık! Karabasan görmüştüm ben bir kere, onun gibi diye geçirdim içimden. Sen diye sordum anneme, sen nasıl doktor oldun peki? E dedi, ben Cumhuriyet çocuğuyum. Sonra anlattı da anlattı, nasıl gururlandı ülkenin en iyi üniversitesinde okudum, ilk kadın doktorlarından biriyim derken, nasıl değişmiş her şey, nasıl değişmiş dünya, hele de kadınlar için. Çok teşekkür ederim Cumhuriyet. İyi ki gelmişsin. Bütün gün evde otursaydım çok canım sıkılır, çok mutsuz olurdum. Ama anneannem ne yapmış sen gelince biliyor musun? Halk Eğitim'e gitmiş yıllarca, resim dersleri almış. Artık gözleri pek iyi görmediği için çizmiyormuş ama meğer bizim evin duvarlarındaki o şahane resimleri hep anneannem çizmiş. Amatör ressam diyormuş kendine. Aile sırrı sanki, neden haberim olmadı şimdiye kadar? Utanıyor dedi annem. Yaşlanınca iyice çocuklaştı. Demek o yüzden en iyi arkadaşım anneannem. Sevgili Cumhuriyet, satırlarıma son vermek zorundayım, birazdan anneanneme gideceğiz. Bugün hem annemin hem senin doğum günün. Sen, ben, annem ve anneannem. Şahane bir dörtlüyüz bence. Çok teşekkür ederim, iyi ki varsın. Seni seviyorum. İmza- Özgür

    devamını gör
    Zeynep KAÇAR
  • Bilim İnsanları için Cumhuriyet'in ve Atatürk'ün Önemi Pandeminin başlamasıyla, 2020 yılında Cumhuriyet'imizin iki önemli kurumu olan Koç Üniversitesi ve İş Bankasının ortaklığıyla Enfeksiyon Hastalıkları araştırma merkezi kurdum. Bu merkez, Cumhuriyet'imizin bağımsız bilim üretme ülküsü sayesinde kurulmuştur. Cumhuriyet'in kazanımı olarak anılacaktır. https://kuiscid.ku.edu.tr Arkadaşlarımla birlikte neden ve nasıl böyle bir merkez kurduk? 1930'lu yıllarda bir yandan Türkiye'nin ilk modern üniversitesi olarak İstanbul Üniversitesi kurulurken, diğer yandan Ankara'da Halk Sağlığı sorunlarına çözüm bulmak amacıyla Hıfzısıhha merkezi kuruldu. Pandeminin başında yakıcı olarak ihtiyaç duyduğumuz tanı testi, ilaç, aşı gibi ürünleri geliştirmek amacıyla bu merkezi kurduk. Yurt dışındaki merkezler bizden çok ilerideydi, pandamı sürecinde onları yakalamamız çok zordu ama bu bir başlangıçtı. Şimdi bu merkezde çok sayıda yurt dışına gitmek yerine burada çalışmakta olan genç bilim insanlarıyla çok sayıda araştırma yapıyoruz. Sadece COVID-19 değil, enfeksiyon hastalıklarının tüm alanlarında çalışıyoruz. Dünyada rakiplerimiz aramızda yerimizi almak istiyorum. Cumhuriyet'in kuruluşundaki azim ve umut bize yol gösteriyor. not: istenirse biraz daha ilerletebilirim. Prof. Dr. Önder Ergönül Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi

    devamını gör
    Önder ERGÖNÜL
  • Atatürk, "biz" demektir. O hepimizin özünde var olan onurlu, özgür, asil bir yaşam arzusunun, en diri fikirlerin sembolüdür. Bitmeyen umut, ayrımsız sevgidir. Bağımsız, refah içinde yaşayan bir millet için tereddütsüz feda edilmiş bir ömürdür. Bu fikirlerin, duyguların kaynağı öyle saf, öyle kuvvetli, öyle zamansızdır ki, yıllar geçtikçe, yok edilmeye çalışıldıkça ekilen tohumlar daha güçlü yeşeriyor. 7'den 70'e hepimizin gönlümüzde coşan sevgi, gözlerimizden taşıyor. Cumhuriyet, eşsiz dehanın en büyük eseridir. Milletine onurlu bir yaşam için sunduğu modeldir. Kimsenin soyuna, sopuna, cinsiyetine bakmadan fırsat eşitliği sunan, bilimin, modern dünyanın, sanatın kapılarını açan, herkesin hakkını veren bir yapıdır. Bu haklar, öyle ileriyi gören bir vizyonla sunulmuştur ki, aradan neredeyse 100 yıl geçmesine rağmen kullandığı hakkın önemini hâlâ kavrayamayanlar var. Atatürk, kalıpları, dogmaları reddeder. Onun değişmez tek bir doğrusu yoktur. Pusulası akıl ve bilimdir. Milletine de bunu öğütler. Milletinin aklına da, yüreğine de güvenir. Cumhuriyetin hedefini muasır medeniyetler seviyesi olarak belirler. Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller yetişsin ister. Türk istiklalini ve Cumhuriyeti ilelebet muhafaza ve müdafaa etme görevini Türk gençliğine verir. Kan gölüne dönen, ateş çemberi coğrafyada, genç cumhuriyetin en güçlü zırhlarından biri, "Yurtta barış, dünyada barış" ilkesi olacaktır. 100 yıldır bölgede ve dünyada olup bitenlere baktığımızda ülkemizin nelerden korunduğunu görüyoruz. Cumhuriyetin 100. yılında Atatürk'ün vizyonunun, hayallerinin gerisindeyiz. Bunda hepimizin sorumluluğu var. Ancak umutsuzluk yok. Dualite dünyasında her şey zıddıyla görünür. Okun daha ileri gitmesi için yayın geri çekilmesi gerekir. Yeter ki hedefimizi unutmayalım. Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır. Bu uğurda muhtaç olduğumuz kudret damarlarımızdaki asil kanda mevcuttur.

    devamını gör
    Sema BİNGÖL
  • Merhaba ben Sude. Rize Fen Lisesi son sınıf öğrencisiyim. Cumhuriyetimizin yüzüncü yılında gelecek nesillere daha iyi bir Türkiye bırakabilmek için çalışıyorum. Bu sene hayatımı etkileyecek olan bir sınava gireceğim ve tam da Cumhuriyetimizin 100. yılında. Bu sınavın nihayetinde emellerime ulaşmış ve beyaz önlükle Cumhuriyetimizin bir doktoru olacağım. Ulu Önder Atatürk'ümüzün yolundan hiç ayrılmadan, onun ilkelerini iliklerime kadar benimsemiş bir şekilde ömrüme devam edeceğim. Umarım cumhuriyetimizin 200. yılında bu mektubumu okurken atamızın izinden hiç ayrılmamış bir şekilde size bırakacağımız bu Cumhuriyeti özgür, bağımsız ve Türk halkına yakışır bir şekilde devam ettirirsiniz. Ummaktayım ki Cumhuriyetimizin 200. yılını daha büyük bir coşkuyla, heyecanla ve tüm dünyada yankılanacak şekilde kutlayacaksınız. Siz bu mektubu okurken tam yüz yıl geçmiş ve ülkemizi sizlere emanet etmiş olacağız. Ona çok iyi bakmanız dileğiyle… Sen çok yaşa ATAM!

    devamını gör
    Sude ÇOLAK
  • Ben bir Cumhuriyet kadınıyım... Tüm Cumhuriyet kadınları gibi en temel görevim; fikri, vicdanı ve irfanı hür nesillerin yetişmesine katkı vermek, evladımı bu hedef doğrultusunda yetiştirmek... İlk 100 yıl, Cumhuriyet fikrine alışmakla geçti. Kolay da olmadı niceleri ve kimileri için... Esas çalışma, bundan sonra başlıyor. Cumhuriyet'in temel felsefesi olan aydın ve ayakları yere sağlam basan bireyler ile bir ulus devlet olma fikrinin daha da yeşermesi, büyümesi, etrafına ışık saçması için üzerimize düşen görevi yapmanın zamanı esas ikinci yüzyılda... Dolayısıyla... Cumhuriyet'in bize açtığı yolu genişletmeye "yeni başlıyoruz"... Cumhuriyet, en başta kadınların omuzlarında yükseldi, yükselecek. Nice yüz yıllara...

    devamını gör
    Tiraje ERGİNER ÖNDER
  • Müjdeler var yurdumun toprağına taşına Erdi Cumhuriyet’im 100 yıl şeref yaşına Cumhuriyet çocukları olarak kızıma vasiyetim; Cumhuriyet’imize sahip çıkacak yeni nesiller yetiştirmesidir. 

    devamını gör
    Leman Sayit ARAT
  • İzmir’in bir kıyı kasabasında, asırlık bir zeytin ağacının gölgesinde yazıyorum bu mektubu sana… Ben o günleri görmedim ama o gördü. Ondan mıdır bilmem, Cumhuriyet’e mektup yazıyorum dediğimde, bir yel esti ve avuçlarıma zeytin dalı düşüverdi. Barışın simgesi zeytin dalı. O an anladım. Cumhuriyet, barıştı. Cumhuriyet karanlığı aydınlığa taşıyan bir güneşti. Bağımsızlık Türk Milletinin karakteriydi ve tarih boyunca hep bir şekilde küllerimizden tekrar tekrar doğmayı bilmiştik. Ama seçtiğimiz yönetim şekilleriyle hep acıyla son bulan bir destanın parçası olmaktan kaçamamıştık. Neyse ki; bu makûs talihimizi değiştirecek kahraman içimizdeydi. O aydınlığa bakan masmavi gözleriyle Türkün karakterine uygun, bizi ilelebet yaşatacak yönetim biçimini ilan etti. CUMHURİYET… Cumhuriyet sen, benim atalarımın kanı, benim ve nesillerimin nefesisin. Sen, benim karakterimsin. 100. Yılın kutlu olsun. Bu yüz yaşında bedenimle, diğer yüz yaşlarında ruhumla gülümseyeceğim sana. Nice yaşlara…

    devamını gör
    Gül KABACAOĞLU
  • Cumhuriyetimizin Eşsiz Kahramanı Atama Sevgilerimle Ey büyük Atam öncelikle sana Anadolu torunu olarak her şey için çok teşekkür ediyorum. Şu an bu kadar rahat yaşam sürüyorsak, bir kız olarak baskı altında tutulup ezilmiyorsak, okutulup iş hayatına adım atıyorsak senin sayende atam. 100 yıl önce kurdun bu eşsiz Cumhuriyeti, emanet ettin Türk Gençliğine, koruyup kolluyoruz Atam sen merak etme, emanetin bizde, emin ellerde. Cumhuriyetle büyüyoruz, Cumhuriyetle büyütüyoruz gelecek nesillerimizi de Atam. Başımız dik alnımız ak senin sayende Atam, her yıl 29 ekimde coşku, gurur ve minnetle sokaklarda bayraklarla kutluyoruz bayramımızı Atam, İstiklal Marşımızı okuyor bayrağımıza selam duruyoruz. Gözün arkada kalmasın Atam eşsiz emanetin bu güzel topraklarda Türk Gençliğine emanet, damarlarımızdaki asil kan, içimizdeki o özgürlük duygusu bizi hiçbir zaman yıldıramaz sen merak etme Atam. Bugün 100 yaşında Cumhuriyetimiz, kutlayacağız aynı coşkuyla, gururla. Cumhuriyet bayramımız kutlu olsun.

    devamını gör
    Buğlemsu ÇANKAYA
  • Sevgili Cumhuriyet, Yüz sene evvel çeşitli zorluklarla, ama Ulu Önderimiz, Gazi Mustafa Kemal’in önderliğinde sana kavuşmamızın coşkusunu yaşadığımız bugünlerde, gelecek yüzyıllardaki beklentilerimin, şu an seksen beş yaşımda olduğumdan, ben göremeyecek olsam da, gelecek nesiller için, mutlaka gerçekleşeceğine inandığımı söylemek isterim. Bu inancımın kaynağı, Ulu Önderimizin seni ne kadar sağlam temeller üzerinde inşa ettiği ve seni Türk Gençliğine emanet etmiş olduğudur. Onun güvencini bugüne kadar boşa çıkarmamış olan gençlerimizin bundan sonra da aynı kararlılıkla devam edeceklerine olan inancımın tam olmasıdır. Arada sırada onları engellemek isteyecek olanlar olacaksa da temelin sağlam olduğundan bu çatlak sesler gençlerimizin azminde boğulacaktır. Benim hayallerime gelince: Gençlerimizi aydınlık günlere yöneltecek, kendine daha güvenli ve geleceğinin mutlu olacağına inanan bireyler olarak yetiştirecek öğretmenlere ihtiyacımız olduğuna inanmaktayım. Bunun için bence en önemli adım öğretmenlerimizin yaşam standartlarının ve saygınlıklarının ve yükseltilmesidir. Okullarımızda ahlaki derslere çok önem verilmeli ve bilhassa YALAN’ın, kötü ahlakın en temel yardımcısı olduğu vurgulanmalı ve her vesileyle DOĞRULUĞUN çok ödüllü olduğu tekrarlanmalıdır. Dürüstlüğün her zaman en iyi yol olduğu genç nesillere aşılanmalı, KURNAZLIK aşağılanmalı ve kurnazca davranmanın sonunda mutlaka cezalandırılacağı vurgulanmalıdır. Öğrenmenin beşikte başladığı, anne ve babanın da buna dikkat etmesi ve çocukların ufacık bir yalan söylemeleri dahi yumuşak ve ayrıntılı bir biçimde anlatılarak cezalandırılmalıdır. Türk çocuklarının dürüst ve güvenilir olduğu her fırsatta tekrarlanmalı ve dürüstlük ödüllendirilmelidir. Gençler hangi mesleği seçerlerse seçsinler o mesleği en doğru, en güzel, en uygun şekilde yapmalarının kendi menfaatlerine olduğu kadar vatan ve millete de faydalı olacağına inandırılarak büyütülmelidir. Hurafelerden arındırılmış İNANÇ’ın, insanlığı yücelteceğinin genç nesillere öğretilecek en önemli bilgi olduğunu da anne babalara her fırsatta telkin ederek gençlerimizi çağımıza daha uygun yetiştirmeye özen göstermeliyiz. Bence, sevgili cumhuriyet, SENİ İLELEBET YAŞATMANIN EN ÖNEMLİ KOŞULU, BİLİME DAYALI EĞİTİMLE, DÜRÜST VE GÜVENİLİR NESİLLER YETİŞTİREREK, SENİN EN GÜZEL VE MUTLULUK DOLU BİR YÖNETİM ŞEKLİ OLDUĞUNA ONLARI İNANDIRMAK olduğuna, emekli bir öğretmen olarak, tüm kalbimle inanmaktayım! Sevgiyle,

    devamını gör
    Ayfer ÇARKOĞLU