
ULUS, CUMHURİYET'İNE
SESLENİYOR

Cumhuriyet, Mektubuma Cumhuriyetimizin kurucusu MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ÜN sözleriyle başlamak istiyorum. EY YÜKSELEN YENİ NESİL İSTİKBAL SİZİNDİR, CUMHURİYETİ BİZ KURDUK ONU YÜKSELTECEK VE SÜRDÜRECEK OLAN SİZSİNİZ. Ta o zamanlardan bize güvendiğini, bütün ümidinin bizlerde olduğunu anlıyoruz. Sana ve Cumhuriyetimize olan sevgimizi satırlara sığdıramayız. Ancak Cumhuriyet'e sahip çıkarak gösterebiliriz. 100. yıl dile kolay ama arkasında asırlar saklı. CUMHURİYET çocuklarımıza bırakabileceğimiz kocaman bir mirastır. Başta Cumhuriyetimizi kuran Sevgili Atamız olmak üzere emeği geçen bütün herkese saygı ve minnetle...
devamını görNazlıcan ATAY
Özgürlüğümüzün ve hürriyetimizin kolay kazanılmadığı bu topraklarda, Cumhuriyet, yeni nesle daha çok anlatılmalı ki ilelebet yaşasın. Bu refah, huzur dolu yaşamı, Mustafa Kemal'in önderliğinde tüm imkânsızlıklara rağmen inancını yitirmeden mücadele eden, aziz şehitlerimize ve nice isimsiz kahramanlara borçluyuz. Bizlere düşen de daha çok çalışıp daha çok üretip, daha bağımsız ekonomi ile bunu sürdürebilmek. Yüce rabbim bu topraklarda bir daha İstiklal Marşı yazdıracak günler yaşatmasın.
devamını görNihal Hande TATLI
Bugün size bir vatandaş olarak duygu ve düşüncelerimi ifade etmek için bu mektubu yazıyorum. Cumhuriyetimiz, Türkiye'nin temel değerlerinden biri ve ulusal kimliğimizin önemli bir parçasıdır. İçinde bulunduğumuz bu dönemde, Cumhuriyetimize olan bağlılığımızı ve saygımızı ifade etmek istiyorum. Cumhuriyet, Türkiye'nin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk tarafından 29 Ekim 1923 tarihinde ilan edilmiştir. O günden bu yana, Cumhuriyet, ülkemizin temel değerlerini ve prensiplerini temsil etmektedir. Laiklik, demokrasi, insan hakları, eşitlik ve özgürlük gibi değerler Cumhuriyetimizin temel taşlarıdır. Bu değerler, Türk milletinin birlik ve beraberliği için önemli birer rehberdir. Cumhuriyetimizin ilanının üzerinden geçen yıllarda, ülkemiz birçok zorluk ve sınamayla karşılaşmıştır. Ancak, her zaman bu değerlere olan bağlılığımız ve milli birlik duygusu sayesinde bu zorlukların üstesinden gelmişizdir. Cumhuriyet, milletimizin birlik ve beraberliğinin bir sembolüdür.
devamını görHarun ÇALIŞKAN
YÜZ YILLIK MİRAS
devamını gör
Cumhuriyetimiz altı yüz yıl boyunca genişleyip sonra küçülmüş, çok uluslu bir imparatorluğun yıkıntıları üzerine yüzyıl önce kuruldu ve halâ ayakta. Oysa yirminci yüzyılda kurulan bazı devletlerin, örneğin Lenin tarafından Birinci Dünya Savaşı ertesinde kurulan Sovyetler Birliği ile Tito tarafından İkinci Dünya Savaşı ertesinde kurulan Yugoslavya’nın parçalanma süreçlerine tanık olduk. Bu süreçler güç koşullarda ve ne yazık ki çatışma ortamlarında yaşandı. Dolayısıyla cumhuriyetimizin değerli mirasına sahip çıkmalı, onu korumalıyız.
Bu mirasın yazarlar için özel bir niteliği olduğunu düşünüyorum. Cumhuriyet sayesinde ulusal bir dilimiz, giderek yazınsal alanda yetkinleşen bir düşünce ve ifade aracımız olabildi. İlk kitabım Uzun Sürmüş Bir Yaz ile çiçeği burnunda bir yazarken Türk Dil Kurumu Öykü Ödülü’nü almam yıllardır Paris’te yaşamama karşın anadilimde yazmayı sürdürmemin en belirgin nedenlerinden biridir. Dağlarca’nın deyimiyle “Türkçem Ses Bayrağım!” haykırışına içtenlikle katılıyorum ve bu bayrağı her türlü ters rüzgâra karşın doğru biçimde dalgalandırmamız gerektiğini düşünüyorum.
Cumhuriyet’in mirasına sahip çıkalım derken yalnızca dilimize değil, laiklik ilkesiyle demokrasiye de sahip çıkmalıyız. Ve ille de şu gerçeği yöneticilerimize defalarca anımsatmalıyız: Ilımlı da olsa İslam demokrasiyle bağdaşamaz. Bu nedenle devlet, eğer gerçekten laikse, her vatandaş için inanca eşit mesafede durmalıdır. Ve dini siyasete alet etmemelidir. Ne yazık ki, bu seçim ortamında laikliğin de, düşünce ve ifade özgürlüğü gibi, sürekli hırpalandığına, tırpanlandığına tanık oluyoruz. Oysa Atatürk’ün hedef olarak gösterdiği “muasır medeniyet seviyesi” yüzyıl öncekinden pek farklı değil. Çağdaş uygarlığa erişme hedefi demokrasiyi tüm değer ve kurumlarıyla yaşatmak, daha da geliştirmek anlamına geliyor. Kitapları nedeniyle tam dört kez yargıç karşısına çıkmış bir yazar olarak şu gerçeği Cumhuriyetimizin yüzüncü yılında bir kez daha anımsatmak isterim: Özgürlüğün olmadığı yerde yaratıcılık da demokrasi de cumhuriyet de olmaz!Nedim GÜRSEL
Sakarya Meydan Muharabesi’nin yapıldığı alanı görmek, orada henüz bulunmuş şehit mezarlarını haberleştirmek için trenle İstanbul’dan Ankara’ya gidiyordum. Türkiye’nin en önemli rehberlerinden Serhan Güngör’le birlikteydim. Eskişehir’e yakın Enveriye İstasyonu’ndan geçerken, Güngör işaret etti: “Bak” dedi, “Behiç Erkin makasta yatıyor.” Behiç Erkin… Mustafa Kemal Atatürk’ün yakın arkadaşı. Devlet Demiryolları’nın kurucusu. Türkiye’nin yetiştirdiği en başarılı diplomatlardan. 1961’de ölümünün ardından, vasiyeti üzerine, İstanbul, Ankara ve İzmir’den gelen hatların üçgenine gömülmüştü. Türk demiryollarının kalbine… O demiryolları ki Kurtuluş Savaşı’nı mümkün kılmıştı. Derken, elbette diğer birçok çabayla birlikte Türkiye Cumhuriyeti’ni mümkün kılmıştı. Onuncu Yıl Marşı’nda “Demir ağlarla ördük anayurdu dört baştan” denmesi boşuna değildi. Ben o güne dek Behiç Erkin’in orada yattığından haberdar değildim. Utanarak itiraf edeyim ki, ismini bilsem de Erkin’i tanımıyordum da… Bir diplomatın ismiydi benim için, o kadar. Kendini kendi yaptığı işin, kendi çabasının, emeğinin kalbine gömdürmesi bana büyüleyici gelmişti. O büyük çaba… Erkin, çabasında yalnız değildi. Cumhuriyet’i kuran o büyük çaba… Ülkeyi boydan boya dolaşan demiryollarını düşünenler ve döşeyenler; olmadık yerlere yapılan yollar, geçitler, tüneller; fabrikalara ter olup akan işçiler; onca imkânsızlık içinde, sıtmayı, cüzzamı bitirmek için katır sırtında dolaşan ve hakikaten de bitiren hekimler; memleketin ucuna hiç yüksünmeden giden, oraları yurt bilen öğretmenler; askerler, sanatçılar, çiftçiler… O büyük emek. Bugün 100 yaşına ulaştı. Bu ülke dün kurulmadı. Bu ülkenin tarihi emekle dolu. Bu ülkenin dün kurulmadığını her hatırlamak istediğinizde bu büyük çabayı, emeği düşünün. Kendini bu ülkeye yaptığı katkıyla tanımlayanları, kendini o katkıda görenleri, orada yaşayanları, orada ölenleri düşünün. İlham da gelecek de orada.
devamını görYenal BİLGİCİ
Sevgili Cumhuriyet, İyi ki doğdun! Çocukken hayat bilgisi dersinde sen ve Atatürk ile ilgili konuşmayı çok severdim. Cumhuriyet sayesinde bir daha yedi düvelin topraklarımızı paylaşmaya cesaret edemeyeceğine, bilimde, kültürde, sporda, askeri alanda onları geçeceğimize inanıyordum. Şimdi 100.yaşına girmek üzeresin! Atatürk 1930'lu yıllardaki bir konuşmasında, Türk milletini emin bir istikbal yoluna koymakla kalmayıp asıl fikirlerde ve ruhlarda yarattığı güvenlik itibariyle yeni bir hayatın müjdecisidir Cumhuriyet diyordu. Atatürklü 15 yılın ilerici hoşgörülü ortamında her birey, eşit hak ve hürriyetlere sahip kılınmıştı. Eğitim, giyim kuşam, hukuk, takvim ve saat, rakam ve harf reformları hızla yapılmıştı. Kendi geleceği ile doğrudan ilgili "yeni insan" ortaya çıkmış ve büyük iktisadi kalkınma sağlanabilmişti. O yeni insanlar bugün bizleriz, ülkemiz için çalışıyor ve onu çok seviyoruz. Daha nice yaşlara erişebil diye temel hak ve hürriyetlerimize sahip çıkıyoruz. Atatürk'ün izinde, geleceğe...
devamını görPınar Nazlı KÖPRÜLÜ
Varoluşumuzun en güçlü mayası sevgili Cumhuriyet, Seni andığımda aklıma önce anneannem düşer. Sen anneannemin varoluş halisin çünkü. “Cumhuriyetçi olmak değil, Cumhuriyet olmak”, o böyle öğrenmişti seni. Babası, Mevlâna Dergâhı'nın son postnişini Veled Çelebi İzbudak, Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu’nun kurucularındandı. Hem bir Türk dilbilimci hem de milletvekiliydi. Ailede “Elinden Kur’an ve Hadis düşmezdi” diye anılan bu değerli insan, Mevlevi Dergâhı dahil tekke ve zaviyeler kapatılırken bu kararın arkasında duracak, Mevlevi sikkesini çıkarıp şapkasını takacak ve hatta bu konularda nükteli şiirler yazacak kadar da aydın ve cesurdu. Anneannem bu sayede Cumhuriyet’in ta kendisi olmuştu, olabilmişti. Damarlarımızdaki asil kanın, soydan soya geçmesi de böyle oluyordu işte Türkiye Cumhuriyeti! Sen, gündelik kısır tartışmalarla anlaşılabilecek bir hal değilsin. Sen bir akışsın, aktarımsın, varoluş halisin ve ebediyete kadar var olmaya devam edeceksin. İyi ki doğdun.
devamını görYaprak ÇETİNKAYA
Umutlarımızın, adaletin, eşitliğin, huzurun olduğu nice yüz yıllara! Yaşa Cumhuriyet…
devamını görDerya BALCI
Sevgili Cumhuriyet, Destansı yollarım. Bir dostum: Yaz dostum yaz. Sen de yaz! Dedi bana. Yazdım. Minnetim büyük sana. 100 yıllık aşka neler sığmaz ki? Cumhuriyetle yazıldı kadının adı. Yazılacak çok şey var daha nice. Sanata, sanatçıya verilen değer; topluma ışık oldu. Yol arkadaşımdın! Omuzumda taşıdığım, sıcaklığını sevgiyle hissederek çaldığım kemanımdın. Kollarımda türkülere sardığım bağlamamdın. Yeni neslin bizlere emanet edildiği öğretmeniydim. CUMHURİYET BAĞIMSIZLIKTI! Önünde kağnısı, sırtında bebeği, cephede donarak şehit olan Şerife bacılar hiç unutulmadı. Erk’tin, cesaretimdin. Erk’im olup taşıdım bayrağı, kadın dik duruşumla. Cumhuriyetle destanlaşan! ilkelerinle şanlanan! Gecenin parlayan yıldızı, ayın ak çizgileriyle bayraklaşan bir tarihin gururu yaşanmakta şimdi. Yolun açık olsun CUMHURİYET. ATAM! Sen rahat uyu. Devrimlerin hep yaşayacak. Sen rahat uyu MUSTAFA KEMAL’im! Bestelediğin; “CUMHURİYET SENFONİSİ” SONSUZA KADAR ÇALINACAK...
devamını görNurhayat AMARATOĞLU
