ULUS, CUMHURİYET'İNE

SESLENİYOR   

  • İşte Cumhuriyet, işte medeniyet...

    devamını gör
    Gölgem Işık KOÇAK
  • Nice 100 yıllara.

    devamını gör
    Ege AKYILDIZ
  • Cumhuriyet’in 100. yılı öznenin, hak eşitliğinin ve aydınlanmanın yüzyılıdır. Bu bağlamda kutlamakta olduğumuz bu önemli sürecin tümünü değil ama çok büyük bir kısmını yaşamış biri olarak bulunduğum kültür ortamından günümüzün kültürel karmaşasına kadar yürüdüm ve bu yolculukta kendimi bir adanmış olarak sahiplendim. Sahiplenmeden daha ötesi Cumhuriyet, onun yaslandığı demokrasi, benim doğduğum dağlarda ümmetten vatandaşa taşıdı bizi. Vatandaş bugün çok kolay telaffuz ediliyor. Hak eşitliği dediğimiz olgu da yine aynı kolaylıkta telaffuz ediliyor ancak bu kavramlara yakından baktığımızda sürü ve kitle psikolojisinin kuşattığı zihinlerden bireysel potansiyeli hayata geçiren bir aydınlanma süreci olduğunu görüyoruz. O nedenle de bizim Cumhuriyet’imiz bizi Doğulu bir toplum kuşatmasından bir dünya toplumuna doğru taşımış, bunu kurumsallaştırmış, bugün söz sahibi olduğumuz dünya için iddialı cümleler kurmuş ve bunu çok büyük bir ölçüde gerçekleştirmiştir. Bu vatandaşlık kavramına benim hayatımdan örnek vermek gerekirse, bizim Cumhuriyet’imiz bizim modernizmimizdir aynı zamanda ve bize demiştir ki artık siz bireysel hakları olan, hukuku olan öznelersiniz, gidin bu dünyayı keşfedin, öğrenin, hayal kurun, hayallerinizi gerçekleştirin. Bu yaklaşım benim ailemde o kapalı toplumun kapılarını sonuna kadar açmış ve gurbet yolculuğu başlatmıştır. Gurbet yolculuğunun çok iyi yönetildiğini söyleyemem. Ama beklentileri, bilgileri ve değerleri çeşitlendirilmiş bir topluma taşımıştır bizi. Nitekim babam 1938 yılında Çetinkaya Erzincan demiryolunun çağrısına uyarak gurbete gitmiş, ondan sonra hiç geri dönmemiştir. İki yılda ya da üç yılda bir kısa süreli köyüne gelmiş tekrar geri dönmüştür. En son babam vefat edince bir kış günü babamı o hep özlediği köyüne götürdük. İşte o gün artık çok şeyin değiştiğini, benim bıraktığım köyün eski köy olmadığını, konakların kapandığını, âşıkların atışmadığını, masal anlatıcılarının etrafında kalabalıkların toplanmadığını, bunun yerine herkesin siyah beyaz bir televizyon alarak dizileri seyrettiğini ve kapılarını herkese kapattığını görmek ağır geldi. O zaman Edward Said aklıma geldi. Onun doğduğu evi ziyarete gittiğinde evin ölçüsünün artık çok küçük geldiğini anlattığını hayretle okumuştum. Aslında ev oradaydı, aynı ölçüdeydi, değişen Edward Said’in boyutlarıydı. Bizimkiler de artık konaklarda masal dinlemek yerine evlerine çekilerek o karıncalı görüntülerin sunduğu dizileri seyretmeyi tercih ettiler. Köyün en büyük sorunu da elektrikler kesildiği için dizileri tam olarak izleyememeleri oldu. Bu durum birileri açısından son derece basit bir hal olarak tanımlanabilir ama içinde yaşayan birisi olduğunuzda ne kadar çok şey kaybettiğimizi ve bir boşlukta yaşamaya başladığımızı algılamak çok kolay. Öteki yanıyla 1938’de gurbete giden babamın, çocuklarını mutlaka okutması gerektiğine olan inancı Cumhuriyet’in ilhamıdır. O inançla benim bütün sezgilerimin önünü açan o insan artık bir Cumhuriyet vatandaşı ve bir Anadolu bilgesidir. Bu bağlamda bakınca; benim birey olarak çağımızın dünyasını tanıyan, kültür ve sanatıyla yakından ilişkisi olan bir özne olarak eski adı Baksı olan köye geri dönüp babama teşekkür edeceğim Baksı’yı inşa etmem Cumhuriyet’in bozkıra armağanıdır diye düşünüyorum. Köy Enstitüleri, Halkevleri, Anadolu’ya sanatçıların gönderilmesi, kültüre yönelik araştırmalar, okuryazarlık oranının yükseltilmesi, kadına seçme seçilme hakkının verilmesi ve yeniye yönelik büyük heyecan büyük aydınlanma girişimlerinin hemen hepsi Cumhuriyet'in ilhamıyla başarılmış projelerdir. Bizim gibi Ortadoğu ve Doğu toplumları için bir Batı’ya geçiş köprüsü oluşturan ya da Batı ile buluşma köprüsü olan Anadolu’nun, halkın, halk ezgilerinin ve anlatılarının önemle ele alınıyor olması da bu aydınlanma hareketinin bir başka yüzünü oluşturur. Bugün içinde yaşadığımız büyük karmaşa, hareketlilik ve çatışmacı çözüm arayışları bulunduğumuz çok kritik toprak parçasındaki çeşitliliğin tehdit olarak algılanması yüzyıl içerisinde aldığımız büyük mesafenin yeterince hazmedilmemesindendir. Onun için artık yüzde yüze yakın bir okur yazar oranı ve kadın erkek eşitliğinin tümden kabul edilmiş olması biçimsel algılamanın ötesine taşınmalıdır ve Cumhuriyet’in ilk 100 yılının bizi getirdiği dünyadan artık yenilenerek bir ikinci yüzyıla geçmemiz gerekiyor. Orada da tüm ümit bireyindir. Çünkü Cumhuriyet bireyi yaratmak istemiştir. Bu görev gençlerindir çünkü Cumhuriyet kendi geleceğini gençlere emanet etmiştir. Kadınlarındır çünkü Cumhuriyet kadını perdenin arkasından aydınlığa çıkarmış, onun eşitliğini bir biçimde kabul etmiştir. O nedenle Cumhuriyet'in bu aydınlatıcı ışığı bugüne kadar bizi Doğu toplumlarının önyargılarından, dogmalarından kurtarmış, barışçıl bir toplum olarak kendimizi tarif etmemizi sağlamıştır. O zaman yaşasın birey, yaşasın Cumhuriyet, yaşasın gelecek, sevgi ve adanmışlık. Bunlar yeni yüzyılın en büyük itici gücü olacaktır. Kişisel olarak yaptığım her şeyi bu ilhamla yaptım. Bu yüzden Baksı Müzesi benim için bir Cumhuriyet ilhamıdır ve bir Cumhuriyet yapısıdır…

    devamını gör
    Hüsamettin KOÇAN
  • Biz Türk kızları Atatürk'e minnettarız. Hiç onun izinden ayrılmayız. Haklarımızı, özgürlüğümüzü, mutlu nefes almayı Cumhuriyet’e ve ona borçluyuz. Daha nice yüzyıllara! ♥️

    devamını gör
    Karya KABAKDELEN
  • Atatürk’ün en büyük eseri 100 yaşında. Bir Türk kadını olarak ben doğduğumda da Atatürk vardı, bugün de içimizde daha güçlü, daha güzel bir Atatürk var. Öyle mutluyum ki… Bugünlerimizi ona borçluyuz. Cumhuriyet sonsuza kadar…

    devamını gör
    Gönül ERCİYAS
  • Canım ATAM, senin değerini ve önemini bir kez daha anlamış bulunmaktayız. Sen her zaman vatanını düşündün, vatanın için elinden geleni yaptın. Ya İstiklal Ya Ölüm dedin. Hayatın boyunca o savaştan o savaşa koştun. Sana o kadar çok minnettarız ki ben var olduğum sürece her yerde ve her zaman çocuklarıma senin ilke ve inkılaplarını anlatacağım. Kimse seni unutturamaz, tıpkı dediğin gibi benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır. Sonsuza kadar kalacak Atam, biz senin çocukların olarak Cumhuriyetimize sahip çıkacağız, gözün arkada kalmasın. YAŞASIN CUMHURİYET, VAR OLSUN HÜRRİYET! 

    devamını gör
    Zeynep ÇİÇEK
  • Merhaba ben Melike Nazlı. 34 yaşında, Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı cumhuriyet kadınıyım… bugün tarihlerimiz 29 Ekim 1923'ü gösteriyor ve biz Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk ile Kahraman Türk ulusunun bize armağan ettiği cumhuriyetimizin 100. Yılı'nı kutluyoruz… Gururluyuz…Coşkuluyuz.. Hüzünlüyüz… Gelecek nesiller tarihinizi bilin, tarihinizi bilin ki Cumhuriyet'in değerini anlayabilirsiniz. Bu topraklar bu vatan için gözünü kırpmadan canını feda eden binlerce isimsiz kahraman sayesinde kuruldu; Seyit Onbaşı'nın 236 KG'lık mermiyi tek başına sırtlamasıyla kuruldu, Fransız askerine erzak taşıyan 150 araçlık düşman konvoyunu bozguna uğratan Şahin Bey sayesinde kuruldu, sırtında çocuğu ile cephaneye mermi taşırken donarak ölen Şerife Bacı'nın sayesinde kuruldu. Bu fedakârlıkları bilin ve unutmayın. Bu fedakarlıklara layık bir Türk genci olmaya çalışın. Cumhuriyet bizlere armağan edilmiş en büyük hediyedir. Cumhuriyet ilelebet payidar kalacaktır.

    devamını gör
    Melike Nazlı DEMİR
  • Canım Atam, Ben Yasemin. Iki çocuk annesiyim.Seni görmeden ama seni yaşayarak bu günlere geldik. Şimdi seni çocuklarıma anlatarak geçiyor zamanlarımız. Keşke yanımızda olabilseydin. Seni öyle çok seviyoruz ve özledik ki anlatamam. Ama yine de açtığın yolda gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime and içerim.

    devamını gör
    Yasemin ALTAŞ
  • Ruhumuzda yüzyıllar ötesine Cumhuriyet'ten kalan izler taşıyoruz. Bazen deli dolu genç hallerimizle, bazen de gençliğimizden çıkardığımız derslerle inşa ediyoruz geleceğimizi. Mustafa Kemal Atatürk'ün küçük bir hayalken attığı Cumhuriyet'in tohumlarını bizler de geleceğimiz için ufak ufak bugünden atıyoruz. Bizler yüzyıllık bir Cumhuriyet'in devam eden nesliyiz . Atasını kalbinde taşıyan, onun açtığı yolda durmadan ilerleyen, gelecek nesilleri yetiştirmek için öğretmen olan bir nesiliz biz. Kimimiz bir harf öğretiyoruz, kimimiz mutluluğu; kimimiz Cumhuriyeti, kimimiz de umudu öğretiyoruz. Çünkü bizler de geçmişimizden öğrendik geleceğimizi tasarlamayı, hayal kurarken umudu taşımayı. Cumhuriyet'in 100. yılında bizlere bırakılan her köşesi Cennet olan bu vatanı sonsuza umutla taşıyoruz. Her taşına her insanına aynı özenle ve aynı değerle. Yeter ki yaşasın Cumhuriyet, ruhu özgür bedeni özgür bir şekilde. Nice yüzyıllara ulaşsın yüzyılın Cumhuriyet'i.

    devamını gör
    Ayşenur YAVUZ