
ULUS, CUMHURİYET'İNE
SESLENİYOR

Mazisi ve zaferleri zaferleri insanlık tarihi ile başlayan, her yere zaferlerle gidip medeniyet nurları ile oraya oturan aziz Türk milleti. İlk 100 yılımız. Çalkantılı dönemlerdi. Büyük savaşa kadar tuttuğumuz büyük terakki yolu ve ulusallaşma gayeleri, büyük savaştan sonra yerini kavgalara darbelere ve hüzünlere bıraktı. Türk milleti; Eminim ki Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında bu sorunları aşmış, tüm dünyada eski saygınlığını kazanmış, dünya üzerindeki her Türk'ün hakkını tam manasıyla koruyan, vatan topraklarındaki her unsurun kardeşçe ve tek bir gaye için uğraştığı, müreffeh ve mansur bir toplum olmuşsunuzdur. İçerisinde bizim neslimizin etkin rol oynayacağı ikinci yüzyıl, büyük başarılarla geçmiştir. Ve yine eminim ki Türk Milleti Gazi'nin yolundan sapmamıştır. Onun ilkeleri ve milliyetçiliği "çağa uygun biçimde" yaşamakta ve hâlâ topluma ışık tutmaktadır. Cumhuriyet hâlâ kimsesizlerin kimsesidir. Ve inanıyorum ki 2123 bu sene gibi sönük geçmeyecektir. Derin muhabbetlerle...
devamını görHasan Safa İLBASAN
Sevgili Cumhuriyet 100 yıl önce iyi ki doğmuşsun. Çünkü sen doğmasaydın eğer, ben büyük ihtimalle bir öğretmen olarak değil bir kadın olarak bile yazamayacaktım bu satırları sana. Uzaktan izleyecektik demokrasiyi, seçme ve seçilmeyi. Seni bizimle buluşturan ulu önder Mustafa Kemal'e ve o değerli arkadaşlarına, bizler için canını vererek hürriyetimize kavuşturan o isimsiz kahramanların her birine sonsuz şükran ve sevgilerimi sunuyorum. Satırlarıma burada son verirken sonsuza kadar var olmanı, seninle beraber aziz milletimin muasır medeniyetler seviyesine çıkmasını temenni ediyorum.
devamını görSafiye YILDIZ
Dedem Mustafa Çavuş 56 alayda asker. Mustafa Kemal Paşa ile cephede savaşan, İstiklal gazisi dedem cumhuriyetin 100 yılı görseydi.
devamını görHalit İNALTEKİN
Cumhuriyet’in 100. yılı öznenin, hak eşitliğinin ve aydınlanmanın yüzyılıdır. Bu bağlamda kutlamakta olduğumuz bu önemli sürecin tümünü değil ama çok büyük bir kısmını yaşamış biri olarak bulunduğum kültür ortamından günümüzün kültürel karmaşasına kadar yürüdüm ve bu yolculukta kendimi bir adanmış olarak sahiplendim. Sahiplenmeden daha ötesi Cumhuriyet, onun yaslandığı demokrasi, benim doğduğum dağlarda ümmetten vatandaşa taşıdı bizi. Vatandaş bugün çok kolay telaffuz ediliyor. Hak eşitliği dediğimiz olgu da yine aynı kolaylıkta telaffuz ediliyor ancak bu kavramlara yakından baktığımızda sürü ve kitle psikolojisinin kuşattığı zihinlerden bireysel potansiyeli hayata geçiren bir aydınlanma süreci olduğunu görüyoruz. O nedenle de bizim Cumhuriyet’imiz bizi Doğulu bir toplum kuşatmasından bir dünya toplumuna doğru taşımış, bunu kurumsallaştırmış, bugün söz sahibi olduğumuz dünya için iddialı cümleler kurmuş ve bunu çok büyük bir ölçüde gerçekleştirmiştir. Bu vatandaşlık kavramına benim hayatımdan örnek vermek gerekirse, bizim Cumhuriyet’imiz bizim modernizmimizdir aynı zamanda ve bize demiştir ki artık siz bireysel hakları olan, hukuku olan öznelersiniz, gidin bu dünyayı keşfedin, öğrenin, hayal kurun, hayallerinizi gerçekleştirin. Bu yaklaşım benim ailemde o kapalı toplumun kapılarını sonuna kadar açmış ve gurbet yolculuğu başlatmıştır. Gurbet yolculuğunun çok iyi yönetildiğini söyleyemem. Ama beklentileri, bilgileri ve değerleri çeşitlendirilmiş bir topluma taşımıştır bizi. Nitekim babam 1938 yılında Çetinkaya Erzincan demiryolunun çağrısına uyarak gurbete gitmiş, ondan sonra hiç geri dönmemiştir. İki yılda ya da üç yılda bir kısa süreli köyüne gelmiş tekrar geri dönmüştür. En son babam vefat edince bir kış günü babamı o hep özlediği köyüne götürdük. İşte o gün artık çok şeyin değiştiğini, benim bıraktığım köyün eski köy olmadığını, konakların kapandığını, âşıkların atışmadığını, masal anlatıcılarının etrafında kalabalıkların toplanmadığını, bunun yerine herkesin siyah beyaz bir televizyon alarak dizileri seyrettiğini ve kapılarını herkese kapattığını görmek ağır geldi. O zaman Edward Said aklıma geldi. Onun doğduğu evi ziyarete gittiğinde evin ölçüsünün artık çok küçük geldiğini anlattığını hayretle okumuştum. Aslında ev oradaydı, aynı ölçüdeydi, değişen Edward Said’in boyutlarıydı. Bizimkiler de artık konaklarda masal dinlemek yerine evlerine çekilerek o karıncalı görüntülerin sunduğu dizileri seyretmeyi tercih ettiler. Köyün en büyük sorunu da elektrikler kesildiği için dizileri tam olarak izleyememeleri oldu. Bu durum birileri açısından son derece basit bir hal olarak tanımlanabilir ama içinde yaşayan birisi olduğunuzda ne kadar çok şey kaybettiğimizi ve bir boşlukta yaşamaya başladığımızı algılamak çok kolay. Öteki yanıyla 1938’de gurbete giden babamın, çocuklarını mutlaka okutması gerektiğine olan inancı Cumhuriyet’in ilhamıdır. O inançla benim bütün sezgilerimin önünü açan o insan artık bir Cumhuriyet vatandaşı ve bir Anadolu bilgesidir. Bu bağlamda bakınca; benim birey olarak çağımızın dünyasını tanıyan, kültür ve sanatıyla yakından ilişkisi olan bir özne olarak eski adı Baksı olan köye geri dönüp babama teşekkür edeceğim Baksı’yı inşa etmem Cumhuriyet’in bozkıra armağanıdır diye düşünüyorum. Köy Enstitüleri, Halkevleri, Anadolu’ya sanatçıların gönderilmesi, kültüre yönelik araştırmalar, okuryazarlık oranının yükseltilmesi, kadına seçme seçilme hakkının verilmesi ve yeniye yönelik büyük heyecan büyük aydınlanma girişimlerinin hemen hepsi Cumhuriyet'in ilhamıyla başarılmış projelerdir. Bizim gibi Ortadoğu ve Doğu toplumları için bir Batı’ya geçiş köprüsü oluşturan ya da Batı ile buluşma köprüsü olan Anadolu’nun, halkın, halk ezgilerinin ve anlatılarının önemle ele alınıyor olması da bu aydınlanma hareketinin bir başka yüzünü oluşturur. Bugün içinde yaşadığımız büyük karmaşa, hareketlilik ve çatışmacı çözüm arayışları bulunduğumuz çok kritik toprak parçasındaki çeşitliliğin tehdit olarak algılanması yüzyıl içerisinde aldığımız büyük mesafenin yeterince hazmedilmemesindendir. Onun için artık yüzde yüze yakın bir okur yazar oranı ve kadın erkek eşitliğinin tümden kabul edilmiş olması biçimsel algılamanın ötesine taşınmalıdır ve Cumhuriyet’in ilk 100 yılının bizi getirdiği dünyadan artık yenilenerek bir ikinci yüzyıla geçmemiz gerekiyor. Orada da tüm ümit bireyindir. Çünkü Cumhuriyet bireyi yaratmak istemiştir. Bu görev gençlerindir çünkü Cumhuriyet kendi geleceğini gençlere emanet etmiştir. Kadınlarındır çünkü Cumhuriyet kadını perdenin arkasından aydınlığa çıkarmış, onun eşitliğini bir biçimde kabul etmiştir. O nedenle Cumhuriyet'in bu aydınlatıcı ışığı bugüne kadar bizi Doğu toplumlarının önyargılarından, dogmalarından kurtarmış, barışçıl bir toplum olarak kendimizi tarif etmemizi sağlamıştır. O zaman yaşasın birey, yaşasın Cumhuriyet, yaşasın gelecek, sevgi ve adanmışlık. Bunlar yeni yüzyılın en büyük itici gücü olacaktır. Kişisel olarak yaptığım her şeyi bu ilhamla yaptım. Bu yüzden Baksı Müzesi benim için bir Cumhuriyet ilhamıdır ve bir Cumhuriyet yapısıdır…
devamını görHüsamettin KOÇAN
Sevgili Cumhuriyet, Doğumunuzun 59.yılında dünyaya gelmiş bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak duygularımı paylaşmak istedim, sizin kıymetli varlığınız ile; her duruma inat, bizim ülkemize armağan edilmiş olmanız hep büyük gururum oldu. Çocukken sürekli hissettiğim varlığınızın sesi, son zamanlarda kulağımda bir fısıltı gibi... Kulaklarım az duyuyor sanırım diye düşünürken, 100.yıl kutlamaları ile gelen sesler “Çok şükür kulaklarım sağlıklıymış" dedirtti... Bazen gözlerimizin ve kulaklarımızın şahitlik etmek istemediği günler yaşıyoruz ancak siz de yine öyle bir zamanda doğan güneşimiz değil misiniz? İyi ki varsınız Cumhuriyet, arada bulutlardan güneşimizi göremesek de var olduğunuzu ve bulutların elbet dağılacağını bilmekle ümit ederiz... Saygı ve sevgilerimle.
devamını görÖzlem GÜVENİR ÖZPEKİN
Bu yıl Cumhuriyetimizin 100.yılını kutladık. Yaradanımızın bize hediye ettiği minnet ve rahmetle andığımız Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti'nin her şeye rağmen sonsuza kadar yaşayacağına ve Atatürkçü fikirlerin daha da artacağına eminim.
devamını görBanuhan SÖNMEM
Sevgili cumhuriyet , Ben Alya iyi ki Türkiye’ye geldin 100 yaşın kutlu ve mutlu olsun.1000 yaşını görmeni çok isterim inşallah görürsün ben pilot olmak istiyorum ve eğer kullandığım uçak benim olursa üstünde İstikbal göklerdedir yazsın isterim nice yaşlara
devamını görAlya Duru ÖZTÜRK
Eğer bir gün benim sözlerim bilimle ters düşerse bilimi seçin. Dünyada her şey için, medeniyet için, hayat için, başarı için, en hakiki mürşit bilimdir, fendir. Bireyler, farklı yeteneklere sahiptir. İnsanlar, bu yetenekleri beceriye dönüştürürse ve etik değerlerle birleştirirse, topluma katkı sağlarlar. Bu yetenekleri de bir kurama göre yedi kategoriye ayırmak mümkün: sanatçı ruhlular, asker ruhlular, lider ruhlular, ilham verenler, bilgeler, şifacılar ve bilim insanları. Muazzez İlmiye Çığ bilim insanıdır. Özdemir Asaf sanatçı ruhludur. Nasrettin Hoca bilgedir. Sabiha Gökçen asker ruhludur. Peki, Atatürk? Atatürk, yüzyılda bir olacak, tüm ruhları kendinde barındıran eşsiz bir ruha sahiptir. Ömrü cephelerde geçmiştir, asker ruhludur. Sanatı desteklemiş ve “Hakikat” isimli şiir yazmıştır, sanatçı ruhludur. Cephede bile kitap okumuş ve Nutuk’u ile birlikte birçok ders kitab yazmıştır, bilim insanıdır. Kurtuluş Savaşı’nda, insanları bağımsızlık değeri etrafında toplamıştır, ilham verendir. İnkılapların temelini oluşturan derin düşünceler sistemine sahiptir ve bunu insanlara aktarmıştır, bilgedir. İnsanların şifa bulduğu Yalova’da kaplıcaları inşa etmiştir ve birçok bölgedeki göçmenlerle bizzat ilgilenmiştir, şifacıdır. En önemlisi de bilimin ışığında ve eşitlik ilkesiyle medeni bir uygarlık yaratmak için Cumhuriyet’i kurmuştur, liderdir. İşte Atatürk, eşsiz bir ruhtur. Cumhuriyet de onun en güçlü eseridir. Bu eser de bizim rotamızdır.
devamını görÖzgür BOLAT
Sevgili atam bize cumhuriyeti armağan ettiğin için sana ne kadar teşekkür etsek az. İyi ki bize cumhuriyeti kurmuşsun biz yaşatacağız
devamını görEcren KESKİN
