
ULUS, CUMHURİYET'İNE
SESLENİYOR

Atam, Gönül isterdi ki senin kurduğun cumhuriyeti, biz emanet ettiğin nesiller aynen koruyabilelim, hatta gelecek nesillere hak, hukuk, adalet, refah, eğitim seviyesi daha da yükseklerde bir cumhuriyeti teslim edelim. Maalesef bugün bunu yapamamış olmanın, tüm o kazanımları harcayarak ikinci yüzyıla bir enkaz taşıyarak girdiğimizi söylemenin utancı içindeyim. Atam, Cumhuriyet'in 100. yılında devletin kutlamalarda senin adın yok. 29 Ekim'de cumhuriyetin yüzyılının değerlendirilmesi yapılacakmış. Oysa senin başlattığın milli mücadele 100. yılında 152 devlet tarafından kutlanmak istendi. 1976'da UNESCO'nun önerisi ile 152 devlet aynı anda 100. Yılımızı kutlamayı kabul etti. Bu öneride şöyle deniyor: “ Atatürk uluslararası anlayış, işbirliği, barış yolunda çaba göstermiş üstün kişi, olağanüstü devrimler gerçekleştirmiş bir inkılapçı, sömürgecilik ve yayılmacılığına karşı savaşan bir önder.” Dünya seni tarihte tartışmasız “eşi olmayan tek lider” kabul ediyor. Mücadeleye devam.
devamını görTijen MERGEN
CUMHURİYET’E MEKTUBUMUZ VAR
devamını gör
Ben, 29 Ekim 1943’te doğmuşum. Cumhuriyet’in 100. yılı, benim de hayatımın 80. yılı oluyor. Ben bu tarihte hep iki mutluluğu bir arada yaşarım. Küçüktüm. Fatih’teki parkta havai fişek gösterileri vardı. Annem, ablam ve ben tramvayla parka gittik. Benim için, doğum günüm nedeniyle bu kadar masrafa girmelerine şaşırdım. Yıllarca 29 Ekim kutlamalarını, benim doğum günüm kutlamaları sandım. Ta ki küçük arkadaşım Selahattin bana: “Oğlum seninle alakası yok, Cumhuriyet Bayramı için bunlar” diyene kadar.
Çok şeyi başardı Cumhuriyet. Ümmetten millete geçişin temelleri atıldı. Mustafa Kemal ve arkadaşları çok çalıştılar. Lozan’la da ülkemin konumu resmiyete bağlandı. Artık bir Türkiye Cumhuriyet’i vardı dünyada. Bir liranın doksan sent olduğu bir ülke. Lozan derken İsmet İnönü’yü ve arkadaşlarını anmadan geçemem. Onlar Cumhuriyet’in kurucu kadrolarıdır. Cepheden Cumhuriyet’e yürüyen yolda büyük emek verdiler. Hepsine gönül borcumuz var. Ta Çanakkale’den başlayarak Ankara’ya uzanan yolda ve de çok kısa sürede büyük yol kat etti Cumhuriyet. Harf devrimi, kıyafet devrimi, sanayi devrimi (ki Atatürk tarıma dayalı sanayi düşüncesinde büyük işler yaptı) devrin sıkıntılı koşulları altında başarılması çok güç olan işlerdi. İkinci Dünya Savaşı’na ülkeyi sokmayan devrin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, salt “Lozan Kahramanı” olarak değil, Atatürk’ün en yakınındaki ikinci adam olarak da büyük işler yapmıştır. Ülkemizde demokrasinin kuruluşunu başlatmış, bu uğurda kendi siyasi hayatını riske atmıştır. Onun, “Evet, ben kaybettim ama demokrasi kazandı” sözü önemlidir.
100. yılında bu güzel bayramı bize armağan eden Atatürk ve onun arkadaşlarına şükran borcumuz var.Müjdat GEZEN
Bu mektubu yalnızca Cumhuriyet'e değil, binbir emeklerle kuran sevgili Ata'm için de yazıyorum. Bizlere sevgiyi, saygıyı, birliği, dirliği, vatana, millete, kadınlara, çocuklara değer vermeyi öğreten; ve en çok da ulusuna kaliteli bir yaşam sunan, verdiği tüm değerlere ulus çapında özel günler hediye eden okyanus gözlü canım Ata'ma bir teşekkürü borç bilirim... Yine Ata'mın kurduğu Cumhuriyetinde, çocuk seslerinin neşeyle yankılandığı, kendilerine ait özel bir gün bahşedildiği muazzam günlerden birisi bu gün 23 Nisan. Tıpkı onun sevdiği gibi şimdi onun çocukları onun ülkesinin her yerini gökkuşağına çevirdi, her yeri cıvıl cıvıl ve her yerde çocuklarının sesleri kuşların şarkılarına karışıyor... Ata'ya minnettarlıklarını ona özel müsamereler hazırlayarak, onu en güzel şekilde; özlemle anarak kutluyorlar... Namı, statüsü, yaptığı herşeyi tüm dünyanın kıskandığı mavi gözlü devim canım ATA'M... İzinden gittiğimiz ayak izlerimizin silinmesine asla izin vermeyecek ve milletimizin birliğini bozmaya çalışanlara ise Türk milleti olarak asla izin vermeyeceğiz... Her kurduğun günlerde yine, yeniden seni saygı, özlem ve hasretle anacak, sana olan sevgimiz daha da daha da katlanarak artacak... Ruhun şâd olsun canım ATA'M. Kabrin nurla dolsun. Ruhun hep rahat olsun çünkü senin de dediğin gibi; Cumhuriyet ilelebet payidar kalacaktır! Çocukların senin nasihatlarını hep dinleyecek ve sözlerini tutacaktır. Yaşasın CUMHURİYET! Yaşasın ülkem! Ne mutlu TÜRK'ÜM diyene!...
devamını görGözde KARADAĞ
Senin yolunda Senin fikirlerini idrak etmiş bir Türk kadını olarak minnettarım. Tüm bu uğraş içinde senin yanında olan tüm Yol ve silah arkadaşlarına minnettarım. Ne mutlu Türküm diyene Ne mutlu senin gibi Ataya Daima ve kalıcılıkla Her zaman Her yerde Sonsuza kadar sen ❤️
devamını görNurcan GÜNAY
Canım ATAM, Neler düşündün, ne zorluklar aştın, neler planladın ve ne güzel gerçekleştirdin... Senin bir fotoğrafın, senin bir sözün, yahut sana ait herhangi bir sey karşıma çıktığında mutluluktan, gururdan gözyaşlarıma hiçbir zaman engel olamıyorum. Her daim "iyi ki"miz olarak var olacaksın.
devamını görFunda ERDEM
"CUMHURİYET KADINI OLMAK" Anadolu’nun kadim topraklarında kadınların varlık mücadelesi Cumhuriyet’in ilanından çok önce başlamış olsa da, Cumhuriyet’in devrimleri benim bir kadın olarak bu ülkede yaşamamın, kendi başıma özgürce ayakta durabilmemin, “ben de varım” diyebilmemin güvencesi oldu. Bu ülkenin insan hakları ve demokrasi karnesi hiçbir zaman yüksek notlarla dolu değildi belki, ancak son 21 yılda devletin sosyal güvencesinden uzakta, demokrasi, eşitlik, adalet ve özgürlüğe dair Cumhuriyet’in sağladığı yaşamsal haklarımızdan neredeyse tamamen mahrum bırakıldık. Biz kadınların bu topraklarda var olma mücadelesi, yaşam hakkımızı savunmaya kadar derinleşti. Karşımıza çıkarılan engeller, boynumuza asılan yaftalar, duyduğumuz hakaretler, gördüğümüz şiddet hiçbir şekilde bizi doğru yolumuzdan döndürmedi. Sadece kendimiz için değil, çocuklar ve gençler başta olmak üzere ülkede hak mağduriyeti yaşayan herkesin hakları için önce biz kadınlar direndik. Bir Cumhuriyet Bayramı gününde bu ülkeye yeni bir vatandaş doğurmuş bir Cumhuriyet kadını, yalnız bir anne olarak hayat mücadelemin taşlarını Cumhuriyet’in bana sağladığı haklar sayesinde döşediğime inanıyorum. Tam da bu yüzden yaşam hakkım başta olmak üzere, o haklardan herhangi birini elimden almaya kalkacak her zalimle mücadele etmeye devam edeceğim. Zor zamanlardan geçerken, ihtiyacımız olan dayanışma, sağduyu ve iyiliğin bu toprakların rengârenk insan mozaiğinde saklı olduğunu biliyorum. Gerçek bir Cumhuriyet’in nasıl aydınlık bir gelecek imkânı sunacağına dair inancımla, kolektif bir bilinçle, direniş, dayanışma ve umutla Cumhuriyet’in 100. Yaşını coşkuyla kutlayacağımıza yürekten güveniyorum. “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber, ya hiçbirimiz!” Çok yaşa Cumhuriyet!
devamını görMüzeyyen İrem AFŞİN
Var ol TÜRKİYE CUMHURİYETİ. NE MUTLU TÜRK'ÜM DİYENE!
devamını görRecep HOCAOĞLU
Yüz Yaşını kutladığımız bu günlerde hem Cumhuriyet’e her gün artan bağlılığım ve hayranlığımı anlatmak, hem de gelecek nesillere duygu ve düşüncelerimi aktarmak isterim. Bundan 100 yıl önce, dışardan bakan biri, savaşlardan bitap düşmüş, yoksun ve harap bu topraklarda tam bağımsız, çağdaş uygarlık düzeyini hedefleyen bir Cumhuriyet kurulacağını; bu genç Cumhuriyet’in, yüzyılların bitkinliğinden laiklik ve bilime inançla silkinip kurtulacağını; hızla kalkınıp, gelişip demokratik ülkeler ailesinin bir üyesi olacağını hayal bile edemezdi. Ama hayal edilemeyen, gerçeğimiz oldu. Ve bugün, gururla, kıvançla, geleceğe güvenle Cumhuriyet’imizin 100. yaşını kutluyoruz. Cumhuriyet’in 1923’ten bu yana, başta II. Dünya Savaşı, sonra Soğuk Savaş yılları, nice küresel kriz ve felaket yaşayan dünyamızda ayakta kalma, değişen koşullar ve yönetimlerle yaşama becerisinden dersler çıkarmamız gerekiyor. Daha da önemlisi, “bu yaşam enerjisinin sırrı, kaynağı ne?” diye sormamız gerekiyor. 100. Yaş Günü’nde, meydanlara, caddelere, sahnelere, sosyal medya platformlarına taşan çoşkulu kutlamaları izlerken bu sorunun cevabını şöyle verdim: Cumhuriyet’in 100 yaşına rağmen bitmeyen enerjisinin sırrı, sanırım, gençlerle arasındaki o hiç eksilmeyen, zayıflamayan ilişki; o hiç kopmayan bağ. Gençlerimiz Cumhuriyet’te gurur duydukları geçmişlerini, güvenle baktıkları yarınlarını görüyor, sönmeyen umutlarını, keşfedecekleri yeni dünyaların anahtarını buluyorlar. Cumhuriyet’le yaşadığımız ilk yüzyılımız birçok hayalin gerçeğe dönüştüğü, başarılarla dolu, olağanüstü bir dönem oldu… Vatandaşlıkta eşitliğin, kadın haklarının, sosyal adaletin, akıl ve bilimin, kısacası çağdaş medeniyete giden yolun kapılarının açıldığı; ekonomide, eğitimde, sağlıkta önemli mesafe aldığımız bir dönem… Şimdi önümüzde ilkinden çok farklı, yaşamsal krizler ve tehditlerle karşı karşıya yeni bir yüzyıl var. Bu aynı zamanda bilim ve teknolojide büyük sıçramalar eşiğinde olduğumuz bir yüzyıl. Cumhuriyet sayesinde, Türkiye’nin yeni yüzyılına kendimize güvenerek ve cesaretle başlıyoruz. Ancak özgüvenimiz önümüzdeki ciddi sınavları gözardı etmemize neden olmamalı. İklim krizinin doğamız ve tarımımızı vuran etkileriyle nasıl başa çıkacağız, yetkinlik üreten bir eğitim sistemi, liyakata dayalım bir yönetişim sistemini nasıl oluşturacağız, yaşlanan nüfusun zorladığı sosyal güvenlik sistemimizi nasıl reforme edeceğiz, sanayimizin yeşil dönüşümünü nasıl gerçekleştireceğiz? Ve bütün bu sorunlara çözüm ararken, dengelerin toptan değiştiği, yeniden kurulduğu dünyada kimlerle birlikte yürüyeceğiz? Bu kapsamlı sorulara cevap vermek sadece siyasetin yükleneceği bir sorumluluk değil, zaten olmamalı da. İş dünyası ve sivil toplum bu arayış seferberliğinin temel paydaşları olmalı. Artık hedefimiz, kökenleri, inançları, tercihleri ne kadar farklı olursa olsun insanlarımızın her birinin, ortak hayal ve ortak akıl peşinde koştuğu, geride kalmadığı, yoksunlaşmadığı, yoksullaşmadığı bir yüzyıl. İşte bu inanç ve duygularla, 100. yaşını kutladığımız Cumhuriyet’imize daha nice sağlıklı, huzurlu yaşlar diliyorum. Aynı zamanda 87. yıldönümünü kutladığımız Laiklik ilkesini, 78 yaşındaki çok partili Demokrasi’mizi de unutmuyorum. Bu üç “kardeş”in birbirinden güç alarak, sağlıklı gelişmesi bizi daha aydınlık yarınlara ulaştıracak.
devamını görArzuhan Doğan Yalçındağ
Cumhur ve Aitliği, Yüzyıllardır alışılagelmiş alışkanlıkları yıkmaya devrim, bunu yapan yürekli insanlara devrimci denir. Her ne kadar bu kelime belli bir siyasi görüşe ait gibi görünse de… İşte Cumhuriyet böyle bir devrimcinin büyük uğraşlarla verdiği mücadelenin ürünüdür. İşte bu Cumhuriyet, gecesini gündüzüne katan bir kişinin siyasi, askeri dehasının bir ürünüdür. İşte bu Cumhuriyet, milletini arkasına almış bir liderin kurmuş olduğu bir devletin yönetim biçimidir. İşte bu Cumhuriyet özgürlüğün simgesi... İşte bu Cumhuriyet halkın hür sesi... İşte bu Cumhuriyet vicdanın adaletle tesellisi... İşte bu Cumhuriyet 101. atışlık top seslerinin yegâne paresi... Geleceği gören, ufkuyla bizleri aydınlatan, fikirleriyle gidişatımıza yön veren bir liderin torunlarıyız. Bizler var oldukça bu yolda yürüyeceğimize ant içtik. Lakin ben Atatürk ü seviyorum, ülkemi seviyorum cümlelerini sözde değil özde yaşatmak gerek. Yaptığı işi layıkıyla yapanların Cumhuriyeti kutlu olsun. Nice 100 yıllara!
devamını görSinan Kıvanç KARADOĞAN
