
ULUS, CUMHURİYET'İNE
SESLENİYOR

100 yıl, 100 sene, bir insan ömrünün tamamı belki; fakat bir cumhuriyet için gençliğin baharı...Bu 100 yıla neler sığdı, ne acılar, ne mutluluklar, ne umutlar, ne umutsuzluklar, ama daima genç, daima dirençli ve her daim ümidini yenileyen, sevgi dolu, azimli bir ulus hep var ve varolacak... Atamın büyük bir özveri ve sevgiyle, ilmek ilmek ördüğü bu vatan ve cumhuriyet nice güzel 100 yıllar görecek, azimle ve inatla çalışma isteği, akıl, bilim, saygı ve demokrasi ile elbet... Bir Türkiye Cumhuriyeti evladı olarak, umudu, azmi ve çalışkanlığı bana öğütleyen atamın yolundan ayrılmadan, bıraktığı cumhuriyete ve vatana, sahip çıkacağıma eskiden olduğu gibi yine and içiyorum,söz veriyorum. Muhasır medeniyet seviyesini aşacağımıza, azimli ve çalışkan olacağıma....inanıyorum, inanmak istiyorum, ümidimi yitirmiyeceğim.... Ümidim Atamın da dediği gibi gençlerde.... Hep var ol Cumhuriyet, Hep var ol Atam, Hep var ol TÜRKİYE CUMHURİYETİ....
devamını görUlaş Şentürk USTA
"Çalışmadan, yorulmadan, üretmeden rahat yaşamak isteyen milletler, önce haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini, daha sonra da istiklal ve istikballerini kaybetmeye mahkûmdurlar." Ne zaman ki umutsuzluk, çaresizlik, bitkinlik ve karamsarlık benliğimi ele geçirse ve iş yapamaz durumda bıraksa, çalışma masamın duvarına iliştirilmiş bu dahice söylem ve dikkat dolu uyarı, her daim üzerimdeki tozu silkelemiştir. Ata'nın bilim insanı titizliğiyle ilmek ilmek ördüğü, sanatçı estetiğiyle muhtelif inkılaplarla süslediği, anne şefkatiyle sarıp sarmaladığı Türkiye Cumhuriyeti, her Türk'ün geleceğe umutla ve şevkle bakması için yeterli olan yegâne eserdir. Tüm insanlığa arkasındaki emek ve inançla mal olmuş bu koca çınar, ikinci baharında daha fazla sulanmayı, daha canlı renklerle boyanmayı ve dallarındaki meyveleri tutamayacak kadar gürbüz olmayı hak ediyor. Ne mutlu ki bu kutlu cumhuriyeti tohumunda barındırdığı ihtişama kavuşturmak için 100 yıl önce olduğu gibi bugün de akacak terimiz var!
devamını görGökçe GÜRÜN
Cumhuriyet ‘i 100. Yılında anmak değil,her zaman her yerde duygu ve özgür düşüncelerimizle ifade etmek gerekir. Bizlere emanet edilmiş kültürümüzü, fikrimizi, özümüzü önemseten Cumhuriyetimize saygı göstererek minnettarımız ATATÜRK ‘ü unutturmamalıyız. İnsanlık, medeniyet, saygı, Cumhuriyeti önemseyenlerde vardır. Cumhuriyet özgürlüklerini yaşamak, ATATÜRK’e sahip olmak onurdur. Torunlarım 5-8-9 yaşlarında Atamızın bizim için mücadele eden ruhunu anlatmaktayım, Cumhuriyetimizin 100. Yılını onlarla kutlamak nasip olduğu için gurur duyuyorum. Cumhuriyetimize sahip çıkmayan evlat, torun benim olamaz. Şimdi tam zamanı Saygıyla minnetle anıyoruz CUMHURİYETİN Kurucusu M.KEMAL ATATÜRK ‘e sahip çıkmayan,kendini kaybeden dir. Ver elini, dinle kalbini, gözlerini aç Çünkü bizler CUMHURİYET’in 100.yılında yeniliklerle tekrar var oluyoruz. Gençler, çocuklar, anneler, babalar Aneaneler, babaaneler dedeler sizlere çok iş düşüyor. Ben buradayım. Siz neredesiniz?
devamını görFatma Aliye SÖZCÜ
Cumhuriyet Bayramı en büyük bayramdır. Yok olmak üzere olan bir ülkeden, eşsiz bir zaferle kurulan Türkiye Cumhuriyet'i bugün 100 yaşında. Ulusumuz, Cumhuriyet ile birlikte özgür, laik ve çağdaş bir düzene kavuşmuştur. Bize bugünümüzü sağlayan Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını minnetle anıyorum. Cumhuriyet aynı zamanda büyük bir sorumluluktur, çocuklarımı hep bu fikirle yetiştirdim. Onların da birer Cumhuriyet evladı olması, Türkiye sevgisi, vatan sevgisi ve çağdaş düşünceleri beni çok mutlu ediyor. Borcumuzu ancak Cumhuriyet'i yaşatarak ve çok çalışarak ödeyebiliriz. Çok büyük bir heyecanla Cumhuriyet Bayramımızı kutluyorum ve nice 100'lere diyorum...
devamını görTuncay PAMUKLU
Senin hayalin hepimizin gerçeği ve ilelebet payidar kalacak. Cumhuriyetimizin 100. Yılı'nda sana olan hislerimi şöyle açıklamak isterim: Yaşamına konuğun olduğum Atam Sönmeyecek ışığın altındayım Umut ışığın hep benimle olsun Yegâne ömrümün her dakikası Sonsuz maviliğinde hayat bulsun
devamını görCeyda KARACA
Atam, bugüne kadar olduğu gibi yarınlarda da açtığın yolda akıl ve bilimle ilerlemeye devam edeceğim. Mucizevi varlığınla hep kıvanç duydum. Minnet ve saygılarımla, Cumhuriyetimizin yüzüncü yılı kutlu olsun! Torunlarımız için nice aydınlık günlere...
devamını görÇağla YURDEMİ
Bir çift mavi göz gördüm. Gözleri geleceğe umutla bakan. Kalbi çocuksu yüreğiyle içimizi saran. Sevgisi o kadar büyük ki gülüşü sevgi kokan. Bizi en küçüğümüzden en büyüğümüze sıcak bir kucaklamayla saran. Sen öylesine bir aşksın ki fikirlerin, duruşun, mücadelen, bize olan saygın ve sevgin ilelebet bizimle yaşayacak. Bize verdiğin bu miras, bu toprakların başına gelen en güzel şey. Cumhuriyet iyi ki doğdun. Daha nice 100 yıllara. Cumhuriyet Türkiye’dir. Cumhuriyet Atatürk’tür. Ne mutlu seni yaşamak ve yaşatabilmek. Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim. Varlığım Türk varlığına armağan olsun. Ne mutlu Türküm diyene.
devamını görNaime UYSAL
Bir asırlık çınarın adıdır Cumhuriyet. ATATÜRK Samsun'a çıktı, tohumu atıldı. Toprağı kurtuluş mücadelesiyle, kanla sulandı. Zaferlerle beslendi, büyüdü, güçlendi ve kökleri tüm dünyayı saran 100 yıllık bir çınar şimdi. İlelebet yaşayacak. O çınarın adı Cumhuriyet.
devamını görHatice İNALTEKİN
Kadim dostum, Bir zeytin ağacının gövdesine sırtımı yaslamış, sana bu mektubu yazıyorum. Mektubum eline geçtiğinde bana sitem edeceksin biliyorum, hatta “Gittiğinden beri neden iki satır yazmadın, şimdi mi aklına geldik Emin Efendi?” dediğini duyar gibiyim. Sana yazacağıma dair söz verdiğim halde aylarca habersiz bıraktığım için mahcubiyet içerisindeyim. Yaşadıklarımızı anlatınca bana hak verecek, “Neler yaşamışsın vre!” diyeceksin. Belki de bizim kafilemizle gelmek istemeyip geride kaldığın için sevinç duyacaksın. Seninle vedalaştığımız o gece bana son kez bakışın gözümün önünde. Uzak diyarlarda hayata tutunmaya çalışırken Midilli İdadisi’ndeki anılarımızı düşündüm durdum. Sen aşkını tercih ettin, biz ise yeni kurulan bir ülkenin aşkını. Görüyorsun ya, her birimiz aşkın farklı hallerini tercih ettik. Savaşa, zulme dayanamayıp topraklarımızdan kaçmak zorunda kaldığımız o gece, Midilli Limanı’ndan kalkacak gemiye vardığımızda içler acısı bir sahneyle karşılaştık. Neredeyse bütün ada halkı (sen hariç), onları yeni vatanlarına götürecek bu gemiye akın etmişti. İnsanlar güvertede bir ağa takılıp çırpınan balıklar gibiydi. Validem “Beş çocukla bu gemiye nasıl sığarız?” derken babamı tanıyan bir sandalcı yanımıza yaklaştı. “Arif Ağam, bu gemi karşı kıyıya gitmeyecek, ırak bir limana götürüp bırakacak insanları, isterseniz ben iki çeyrekliğe sizi sandalımla karşı yakaya geçiririm” dedi. Babam bir an bile düşünmeden kabul etti. O gece sabaha kadar epey sarsıntılı, dalgalı, meşakkatli bir yolculuk yaptık. İnsan kendi denizinden korkar mı hiç? Ege Denizi’nin en tekinsiz haline şahit oldum. Sabaha karşı sular duruldu, gökyüzü sancılandı, bin bir renge büründü. Göğü ilk kez böyle yamalı bir kumaş gibi görüyordum. Turuncular pembeler, alacalı maviler, morlar birbirine karıştı. En nihayetinde gün ışıdığında ise karşımızda tüm heybetiyle Kaz Dağları duruyordu. Yeni vatanımıza güneş doğmuştu. Sandaldan indiğimizde Edremit’e varana kadar zeytinliklerin içinden yürüdük, gece olunca camilerde uyuduk. Fırınlar terk edilmiş, köyler ateşe verilmiş, evler kullanılamaz ve harap haldeydi. Girit’ten, Selanik’ten bizden evvel gelmiş ailelerle birbirimize kenetlendik, başımızı sokacak bir yer ve biraz erzak bulduk. Savaşın uğursuz sesi ve insanın ruhuna sirayet eden karanlığı kol geziyordu. Gecelerce bilinmezliğin içinde bekledik. Derken Ayvalık Cephesi’nde savaşmak üzere askere alındım. Yunan ve İtalyan bölüklerine mağlup olduk. Hayatta kalmak için esarete razı geldim. Yunan Komutan Vassili’nin askerleri beni Edremit İlkokulu’nun bodrumuna hapsetti. Günlerce o karanlık ve izbe bodrumda ölmeyi bekledim. Mahalli efeler ve milis güçlerin planları sayesinde esaretten kurtuldum. Behemehal milli cemiyet kurulma çağrısının yapıldığı Edremit mitingine katıldım. Gündüzleri Milli Cemiyet’le, geceleri efelerle planlar yapıyordum. Kalbimizde sadece tek bir umut vardı. Yeni bir ülke kurulacak, Cumhuriyet ilan edilecek. Düşman işgalinden kurtulacağız. Bundan birkaç ay önce Gazi Paşa Cumhuriyet’i ilan etti. Önce düşman işgalinden kurtulmamız, ardından da yeni bir hükümet. Halkı aldı bir sevinç, kahramanlık türküleri, destanlar, marşlar, şenlik ateşleri… Hepimiz yeni kurulan Cumhuriyet’in uzun ömürlü olmasını diledik. Cumhuriyet’in ilanının hemen ardından Muhtelit Mübadele Komisyonu kuruldu, Midilli’de arsa ve evlerimiz için mal beyanatı yapabildik. Böylece oradaki mallarımıza karşılık burada ev ve zeytinlik aldık. Evleri, camileri, limanları yeniden inşa etmeye başladık. Devlet henüz emekleme evresinde bir bebek gibi taptaze. Kadın ve erkeğe eşit haklar sağlanacak, kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilecekmiş. Latin alfabesi kabul edilecek, kılık kıyafet devrimi yapılacakmış. Yeni okullar, yeni devlet kurumları açılacakmış. Ve hepimizin bir soyadı olacakmış. Herkes sokaklara taşmış, coşkuyla bekliyor. Ben de yeni kurulan cumhuriyetimize hizmet etme kararı aldım ve Maliye memurluğu sınavlarına başvurdum. Eğer bu mektubum eline geçerse lütfen geciktirmeden bana yaz. Dilerim bir gün yeniden kavuşabilir ve sırtımızı aynı zeytin ağacına yaslarken seninle eski günlerdeki gibi sohbet edebiliriz. Baki dostluk ve selam ile, gözlerinden öperim. Emin. (Gitme Gül Yanakların Solar romanımda anlattığım ve Cumhuriyet’in ilanının gerçek tanığı olan büyükdedem Emin Efendi’nin mektubudur. Belki hayal ürünüdür, belki de değil.)
devamını görİrem UZUNHASANOĞLU
