ULUS, CUMHURİYET'İNE

SESLENİYOR   

  • Sevgili Atam... Nasıl anlatsam sana olan duygularımı... Kelimeler seni anlatmaya kifayetsiz kalıyor. Diyorum ki keşke benim zamanımda da olsaydın. Ben de kucaklayabilseydim, dokunabilseydim sana. Biliyor musun Cumhuriyetimizin 100.yılını çok coşkulu kutladık. Sana çok minnettarım. İlkokul boyunca Nutuk okudum. Annem Atatürk'ün her şeyini, yolunu, ilmini öğreneyim diye yol çizdi bana. Tarif edilmez bir duygu yaşıyorum senin fotoğraflarına bakınca. Bizim kurtarıcımız olmuşsun, biz de senin yolunda ilerleyip ülkemizi koruyup kollayacağız.

    devamını gör
    Atacan KAPLAN
  • Cumhuriyet demek; özgürlük, demokrasi, eşitlik demek. İnsanların birbirine karşı saygı duyması, saygının oluşturacağı zeminle sevginin kalplere nakşedilmesi demektir. Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ün ilan ettiği Cumhuriyet'i tüm olumsuz koşullara rağmen korumak, ülkemizde ırk, din, dil, mezhep fark etmeksizin herkesin borcu olmalıdır. Ama en önemlisi de korumak için de Cumhuriyet'in anlamını, özünü tüm benliğimizle idrak etmemiz gerekir. Bunun için de geçmişten günümüze gelen tarihimizi az çok bilmemiz gerekmektedir. Gerekmektedir ki iç ve dış oyunlara karşı her daim önlem alıp Cumhuriyet'i koruyabilelim. Niye başka bir rejimle değil de Cumhuriyet ile yönetiliyoruz diye hayıflananlar var ise geçmişte neler yaşandığını araştırıp okusunlar, başka ülkelerin idari resimlerine baksınlar. İncelenip, araştırılıp okunduğu zaman Cumhuriyetin ne kadar değerli bir rejim olduğunun farkına varabilirler. Biz insanoğlu bir şeyin ne kadar değerli olduğunu ancak elimizden alındıktan sonra kavrayabiliyoruz. Önemli olan elimizde avuçlarımızda iken ne kadar değerli olduğunu kavrayabilmek. Onu koruyabilmek. Örneğin; elinizde sırça bir kadeh tutarken onunla oradan oraya koşturup onun kırılmasına müsaade etmezsiniz değil mi? Etmezsiniz. Peki onlarca şehit verilmiş, neredeyse her milimetresinde şehitlerimizin kanı olan bu ülkenin, küllerinden tekrar doğması demek olan Cumhuriyet'i de aynı özenle her daim korumamız ve yaşatmamız gerekmez mi? Umarım nice yüzyıllar boyunca şah damarımız kadar önemli olan Cumhuriyetimizi yaşatmayı başarabiliriz. Son olarak ise Cunhuriyetimizin 100. senesi kutlu olsun.

    devamını gör
    Duygu KELEŞ
  • Kelimeler yetmez senin atalığına önderliğine. Senin sayende bu ülkedeki insanlar rahat. Senin sayende özgür. Biliyorum biliyoruz hiç bir insan ölümsüz değildir ama sen ölümsüz olmalıydın, hep var olmalıydın...

    devamını gör
    Elif
  • SEVGİLİ CUMHURİYET, Her şeyden önce resmiyetten uzak, “sevgi”yi içeren bir hitapla mektubuma başlamış olmamın yadırganmayacağını umuyorum. Eskiden olsa, mesela üniversiteli bir genç kadın olarak ben, yadırgardım bunu mutlaka. Ne de olsa Cumhuriyet 23 Nisanlarda okunan şiirler, 19 Mayıslarda söylenen marşlar, 1 Kasımlarda bir dakikalığına duruveren hayatlar, 29 Ekimlerde asılan bayraklardı. Çocukken aşkla kapıldığım, ergenlikten itibaren kaçındığım, bugünse devlete bağlılığın yüzyıl öncesine ait biçimsel dışavurumu olarak yorumladığım seremoniler. Oysa biçimsel olanın çok ötesinde, Fransızların ilk kez “özgürlük, eşitlik ve kardeşlik” olarak tarif ettiği vatandaşlık ilişkisiydi Cumhuriyet. Bugün ailemin kadınlarından başlayıp dedeme doğru giden kişisel hayatlarımızın tertibi, hayatın belki de ta kendisi…. Sevgili Cumhuriyet, sen ilan edildiğinde dedem on altı yaşındaymış. Bayramlarda ve okul tatillerinde Ankara’dan yola çıkıp sekiz saatlik otobüs yolculuğunun ardından elini öptüğümüz Ali Dedem. Okuma yazmayı askerde öğrenen dedem, içine doğduğu hayatla yetinmemiş, köyünden çıkıp nüfusuna kayıtlı olduğu ilçede esnaflık yapmaya başlamış bir adamdı. Çocukluğumun ilk sekiz yılını (kesik kesik de olsa) yanında geçirdiğim bu dedeyi ben bayramlarda avucumuza konan harçlıklarla, kesekâğıtlarındaki leblebi ve lokumlarla hatırlasam da onun belleğimdeki en canlı hali üniversiteyi kazandığıma sevindiğini gizlediği andır. Kız çocuklarının on beş yaşına gelmeden evlendirildiği ilçede, kızını, yani teyzemi önce liseyi bitirmesi, ardından da tıp okuması için büyük şehre gönderen ve sonrasında onun doktorluğuyla övünen dedem, çevresinde çocuklarını ilk okutan adam olarak bilinir. Üniversiteyi kazandığımı ziyaretine gittiğimiz o yaz öğrendiğinde, sevincini ve yaşaran gözlerini fötr şapkasının altına gizlemişti. Bugün biliyorum ki onun bu sevinci Cumhuriyet’le idare edilen bir ülkenin kazanımıydı. Çünkü çocuklarının başka ufuklara açılmasına engel olmaması, onlara destek olması kişiliğinden kaynaklansa da, bu kişiliği destekleyen, ona yön ve imkân veren yine kanunlardı. Kadını erkeğe, insanı insana eşit kılan, ülke vatandaşına seçme ve seçilme özgürlüğünü tanıyan Cumhuriyet kanunları. İşlettiği bakkal dükkânında şehirden getirdiği malları satarak çocuklarını okutan, bir kızının doktor, iki kızının memur, oğlunun öğretmen olmasıyla övünen dedem, kız torununun üniversiteyi kazandığını öğrendiği yıl hayata gözlerini yumdu. Onun sevincini altına gizlemeye çalıştığı o fötr şapka bana kaldı. İlginç olan şu ki: Dedemin Cumhuriyet kanunlarıyla birlikte alışkanlık haline getirdiği bir şeydi şapka takmak ve ben bir üniversiteli olarak Cumhuriyet’i korumaya yönelik resmi kutlamalara, biçimsel söylevlere karşı dudak bükerken, aynı anda Ankara’da, Siyasal Bilgiler Fakültesi’nin koridorlarında dedemin bu şapkasıyla dolaşıyordum. Yaşasın Cumhuriyet! Dedemin şapkası hâlâ bende.

    devamını gör
    Menekşe TOPRAK
  • Canım ülkem ve milletime nice mutlu, barış dolu, bütünlük içinde 29 Ekimler…

    devamını gör
    Alper KOÇ
  • Sevgili Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk; Cumhuriyetimizin 100. yılında bir Türk genci olarak senin açtığın ilim ve fen yolunda, sanatın ışığında cumhuriyetin ilelebet bekçisi olarak ilke ve inkılapların doğrultusunda fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür bireyler olarak yürümeye devam ediyoruz. 100 yıl önce bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde Cumhuriyet'i ilan ettiğinizde salonda yankılanan "Yaşasın Cumhuriyet" seslerini bugün koca bir ulus olarak ülkenin dört bir yanında büyük bir coşku ve kıvanç içinde haykırmaktayız. Ülkenin dört tarafı emperyalist güçler tarafından işgal altındayken 19 Mayıs 1919'da "Ya İstiklal Ya Ölüm" sloganı ile başlattığın milli mücadele ve bağımsızlık savaşımızı Kuvayı milliye ruhuyla kazandıktan sonra asıl savaşımız şimdi başlıyor diyerek başlattığınız aydınlanma savaşında cumhuriyetin ilanından sonra 15 yıl içinde modern, çağdaş ve üretken ve eşit bir toplum yarattın. Bu ülke sana minnettardır ve minnettar kalacaktır! Yaşa Mustafa Kemal Paşa Yaşa!

    devamını gör
    Umuthan TİLEV
  • Bir Türk genci olarak Cumhuriyetimizin 100. yılında vatanıma, milletime sahip çıkacağıma; vatanım için faydalı, yararlı işler yapacağıma; Atatürk'ün inkılaplarına ve ilkelerine sahip çıkacağıma yemin ediyorum. Ne mutlu, onurlu, şerefli bir gündür bizim için Cumhuriyetimizin 100. yılı. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız Kutlu Olsun. Daha nice yıllara. "İstikbal Göklerdedir" pilot olmak isteyen bir kız...

    devamını gör
    Güneş BOZKURT
  • Muasır medeniyetler seviyesine ulaşmanın ilk adımlarından biri olan halkın seçme ve seçilme hakkını benimseyen Cumhuriyet ilelebet payidar kalsın.

    devamını gör
    Şükrü İNKAYA
  • Sevgili Cumhuriyet, Öncelikle bu güzel bahar gününde, yaklaşık altı ay sonra dolduracağın yüzüncü yaşını ve başlayacağın ikinci yüzyılını kutlarım. Aslında sana yüzüncü doğum günün dolayısıyla yazdığımız bu mektupların sitede yayınlanacağı tarih de çok özel: Doğumunu üç buçuk yıl öncesinden müjdeleyen bu tarih, kurucu liderinin geleceğimiz olan çocuklara armağan ettiği ve dünya çocuklarını misafir ederek kutladığımız, Millet Meclisi’nin toplandığı tarih. Üstelik hoş bir tesadüfle yüzüncü yaşında bu tarih, inançlı Müslüman yurttaşlarının nefis muhasebesiyle geçirdiği Ramazan ayının son bayram gününe denk geldi. Baharın müjdecisi olarak, yakın zamanda Hıristiyan yurttaşların Paskalya, Yahudi yurttaşların Hanuka (Işıklar) ve Kürt yurttaşların da Newroz/Nevruz bayramlarını kutladılar… Öte yandan, ilk yüzyılının hemen öncesinde olduğu gibi ikinci yüzyılının öncesinde de önce dünyayı kasıp kavuran Pandemi, ardından ekonomik kriz ve yoksullaşma ve son olarak da 6 Şubat depremiyle, etkileri süren, hayli üzücü, zorlu, yıkıcı zamanlar da yaşadın, yaşadık. Bu süre zarfında ülke ve dünya ölçeğinde dayanışmanın, yardımlaşmanın güzelliklerini de gördük, ihmalin, kayırmacılığın, ayrımcılığın, kâr ve siyasi hırsın çirkin yüzünü de. Haklısın, bir insanın hayatında olduğunca, ülkelerin hayatları da bu güzel ve çirkin yüzleri barındırıyor. Yine de, hele sende olduğunca geleceğin mahsulleri için, bir “Ekim” günü doğup yüzyıla ulaşmışsa, yaş, doğum günleri geçmişe dönük bir muhasebe olduğu kadar, yeni, taze başlangıç imkânları sağladığı için de çok özel: Neleri iyi, doğru yaptık ilk yüzyılda, neleri yapamadık, enine boyuna değerlendirsek; hemen ardından ihtiyaç ve hayallerini tüm kesimlere danışarak, neleri, nasıl yapsak ikinci yüzyılda diye konuşsak… Altmış yılını ilk yüzyılında yaşamış, dolayısıyla epey bir şeye tanıklık etmiş bir yurttaşın olarak en çok buna ihtiyacımız var diye düşünüyorum ikinci yüzyılının başında. Bu açıdan ben elimden gelenin en iyisini yapmaya hazırım. Seksen beş milyon yurttaşının da hazır olduğuna eminim. Nice yaşlara, nice yüzyıllara sevgili Cumhuriyet,

    devamını gör
    İshak REYNA