ULUS, CUMHURİYET'İNE

SESLENİYOR   

  • 42 yaşında, Atatürk’ün izinde bir Cumhuriyet kadını olarak, o kadar çok şey söylemek, yazmak isterim ki! Ama tüm kelime ve sözcükler Atam Gazi Mustafa Kemal ve arkadaşlarına olan sevgimi, saygımı ve sonsuz minnetimi anlatmaya yetersiz kalıyor. O kadar şanslıyız ki Atatürk’ümüz ve bizlere armağan ettiği devrimleri ve CUMHURİYETİMİZ var. 100.yılımızın gurur ve sevinci tarifsiz, keşke şuan yaşanan ortam da olmasaydık, layık olduğu muasır medeniyetler seviyesinde ola bilseydik. Her şeye rağmen yolun yolumuz devrimlerin inkılapların ışığımızdır Aram. Çok yaşa CUMHURİYET ilelebet payidar ♥️

    devamını gör
    Bedriye SAĞLAM
  • Parçalanan ve Batı'ya teslim olan bir ülkeyi tek çatı altında birleştirip Türk ulusu haline getire, bunu Cumhuriyetle taçlandırıp çağdaş yarınlara ulaşmamızı sağlayan önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’e minnetle.. 100. Yılımız kutlu olsun, daima izindeyiz Paşam…

    devamını gör
    Göktuğ ÇALIŞKAN
  • Cumhuriyet’in Yarattığı Görsel Sanatlar Ortamı

    Yeni bir ulus bilinci yaratmayı hedefleyen Türkiye Cumhuriyet’inin 100. kuruluş yılında ülkemizin görsel sanatlar ortamını büyüteç altına aldığımızda inanılmaz bir tempoyla gerçekleştirilen Cumhuriyet devrimlerinin sanatsal üretim, paylaşım süreçlerinde öncesi ve sonrası olmayan bir devinimi gündeme getirdiği son derece açık olarak görülüyor. Yaşamın tüm alanlarını kapsayan Cumhuriyet devrimleri görsel sanatlar alanında sadece modernizm olgusunu gündeme getirmedi. Dinin, toplumsal baskıların ve Batı karşısındaki komplekslerin şekillendirdiği “edilgen Osmanlılıktan” sıyrılan sanat ortamı Cumhuriyet kuşağı sanatçıları sayesinde özgürleşti ve daha önce olmayan bir özgüven geliştirdi.

    Bu sayede Cumhuriyet kuşağı sanatçılarının 1950 sonrasında geliştirdikleri çalışmalarıyla, resimden mimariye, tasarımdan fotoğrafa, heykelden seramiğe kadar tüm sanatsal alanlarda kendini duyuran özgünlüğü gündeme getirdiğini görüyoruz. Yerel modernizm olarak nitelendirilebilecek bu süreçte Cumhuriyet kuşağı iki önemli olguyu gündeme getirerek Türk ve dünya sanatı arasında köprü kurmayı başardı. Bunlardan ilki eleştirel bakış sayesinde sanatsal üretimin kalitesinin artması, ikincisiyse Türk sanatının Doğu-Batı kültürleri arasındaki klişeleşmiş karşıtlıklardan sıyrılarak kendisine yeni bir duruş noktası aramasıdır. 1950’li yıllarda ülke gündeminden eksik olmayan ekonomik, politik ve sosyal sıkıntılara rağmen Nejad Devrim, Nedim Günsür, Turgut Cansever, Mengü Ertel, Ara Güler, İlhan Koman, Sadi Diren başta olmak üzere azımsanamayacak sayıda yaratıcı sanatçının çabalarıyla şekillen “özgünlük süreci” Cumhuriyet devrimleri sayesinde oluşan Türk sanatının yüz akıdır. Ne yazık ki Cumhuriyet kuşağı sanatçılarının çalışmaları müze ve özel koleksiyonlarda doğru dürüst toplanmadıkları gibi, hak ettikleri biçimde sanat tarihi, sanat sosyolojisi alanlarında ele alınmadıkları için, değerleri bilinmemiştir.

    Eğer Çağdaş Türk sanatının dünya ölçeğinde nerede durduğunu sorgulamamız gerekirse işe bu kuşağın giriştiği deneylerden başlamamız gerekecek. Cumhuriyet devrimlerinin sanatsal sonuçlarını ilginç ve ayrıcalıklı kılan, onların önyargıları, yerleşik değerleri, altüst eden dinamikleridir. Nejad Devrim’in 1947’de Paris’teki ilk kişisel sergisinden Paris Modern Sanatlar Müzesi için eser alındığını, mimar Philipp C. Johnson’ın 1957’de São Paulo Bienali’nde İlhan Koman heykelini satın alarak New York’taki Museum of Modern Art’a bağışladığını, Norwich’teki Sainbury Center for Visual Arts koleksiyonunda yüze yakın Mübin Orhun resmi olduğunu kaç kişi biliyor? 100. yaşında, Cumhuriyet’i, onun özündeki hümanist değerleri çalışmalarına aktararak inanılmazları gerçekleştiren Cumhuriyet kuşağı sanatçılarıyla hatırlarken, onun ulusumuzun en değerli varoluş nedeni olduğunun altını çizmemiz bir gerekliliktir.

    devamını gör
    Dr. Necmi SÖNMEZ
  • Cumhur ve Aitliği, Yüzyıllardır alışılagelmiş alışkanlıkları yıkmaya devrim, bunu yapan yürekli insanlara devrimci denir. Her ne kadar bu kelime belli bir siyasi görüşe ait gibi görünse de… İşte Cumhuriyet böyle bir devrimcinin büyük uğraşlarla verdiği mücadelenin ürünüdür. İşte bu Cumhuriyet, gecesini gündüzüne katan bir kişinin siyasi, askeri dehasının bir ürünüdür. İşte bu Cumhuriyet, milletini arkasına almış bir liderin kurmuş olduğu bir devletin yönetim biçimidir. İşte bu Cumhuriyet özgürlüğün simgesi... İşte bu Cumhuriyet halkın hür sesi... İşte bu Cumhuriyet vicdanın adaletle tesellisi... İşte bu Cumhuriyet 101. atışlık top seslerinin yegâne paresi... Geleceği gören, ufkuyla bizleri aydınlatan, fikirleriyle gidişatımıza yön veren bir liderin torunlarıyız. Bizler var oldukça bu yolda yürüyeceğimize ant içtik. Lakin ben Atatürk ü seviyorum, ülkemi seviyorum cümlelerini sözde değil özde yaşatmak gerek. Yaptığı işi layıkıyla yapanların Cumhuriyeti kutlu olsun. Nice 100 yıllara!

    devamını gör
    Sinan Kıvanç KARADOĞAN
  • Atam’ın 100 yıl önce söylediği gibi; “Milletin düşmanı yalnız Yunan değildi, bizim bugünkü düşmanlarımız içimizdedir." Cumhuriyetimizin 100. Yılını gururla kutlamamız gerekirken; ne acı ve utançtır ki tarikatların, cemaatlerin, çocuk istismarlarının, eğitimsizliğin, yolsuzlukların, asayişsizliklerin, gölgesinde kutluyoruz. Bugün bizlere özgür bir Türkiye hazırlayanları saygıyla takdir etmeliyiz. Çünkü onlar verdikleri sözü tuttular ve başardılar. Onlar görevlerini yaptılar. Peki ya biz başarabildik mi? Emanetlerine sahip çıkabildik mi? Bizler, özgür, adil, sömürülmeden, nitelikli, kardeşçe yaşamayı başarabildik mi? Vatanı hür ve mutlu bir hale getirebildik mi? Ne mutlu, dünyaya ışık tutan CUMHURİYETİMİZE layık olan memleketimin ilim ve bilgi sahibi memurlarına, siyasetçilerine, yargı, sağlık basın mensuplarına, bilim insanlarına, iş insanlarına, eğitimcisine, öğrencisine, sanatçısına, sporcusuna... İlelebet CUMHURİYET Bayramımız kutlu, ruhlarınız şad olsun. Sonsuz saygı ve minnetle ATAM...

    devamını gör
    Elif Küçük KIRBAŞ
  • Cumhuriyet’e mektup Cumhuriyet, hiçbir sınır tanımaksızın hayal kurabilmekti çocukluğumda. Biraz büyüyünce, ilk önce yönetenleri seçebilmek olanağıydı, daha sonra ise egemenlik koşulsuz olarak ulusun dense de çoğulcu bir demokrasiyle bunun ancak mümkün olabileceğini anlamaktı. Çok dilli, çok kültürlü ve çok dinli Anadolu coğrafyasında, emperyalizme karşı omuz omuza verilen savaşımın simgesi oldu benim için. “İyi ki Cumhuriyet var” diye başlayan tümceler kurdum, monarşi sona ermiş, oligarşi reddedilmiş, demokrasiye doğru bir adım atılmıştı. Kolay olmadı, ilk yüzyılda tam istediğimiz gibi de olmadı. Uzun yıllar boyunca süren savaşlardan yorulmuş, dünyadaki ilerlemenin gerisinde bırakılmış, bir arada yaşadığı toplulukların başta din olmak üzere farklılıkları çatışma yaratmak için kullanılmış ve birinci paylaşım savaşında yenik düşmüş bir toplum, Cumhuriyet’e kapılarını açmış, ancak Cumhuriyet’i çoğulcu ve güçlü bir demokrasiyle tamamlamakta gecikmişti. Devrimleriyle güçlü bir toplum yaratmak için önemli adımlar attı genç Cumhuriyet. Eğitim ve sağlık en önemli kazanımlar arasındadır. Emekçi sınıfın çocukları kamu okullarında iyi eğitim alarak daha iyi yaşamak olanağı elde edebilmeye başladılar. 1930’lu yıllarda ürettiği aşıları yurtdışına bile gönderebilen bir Cumhuriyet vardı artık. 2019’da başlayan pandemide mevcut hükümet 90 yıl sonra hiçbir değişiklik yapamadan 1930’da çıkarılan Umumi Hıfzıssıhha Kanunu ile yönetti salgını. 12 Eylül 1980’de olduğu gibi zaman zaman askeri darbelerle kesintiye uğradı ulusun egemenliği. Aslına bakarsak, askeri darbeler dışında da Cumhuriyet, halkın karar süreçlerinde egemen olması bakımından tam bir egemenliği sağlayabilecek düzeye gelemedi. Devlet; eşit yurttaşlığı sağlayarak kamu yararına çalışan ve güçlü sosyal koruma sağlayan bir toplumsal örgüt olmak yerine, sağ iktidarlar ile büyük ölçüde sermaye sınıfının çıkarlarını gözeten bir aygıt olarak işlev gördü. Cumhuriyet’i temsilde adaleti yerine getirecek, şeffaf ve hesap verebilir bir yönetim sistemini güvenceye alacak, yasama, yürütme ve yargı arasında kuvvetler ayrılığı ilkesini yaşama geçirecek, çoğulcu ve demokratik bir parlamenter sistem ile taçlandırmalıyız.

    devamını gör
    Prof. Dr. Kayıhan PALA
  • Ey Ulu Atatürk, Seni hiç görmedim. Seni hiç duymadım. Başımı okşarken ellerini hiç hissetmedim. Oysa ne çok isterdim dünyanın bir ucundan altın madalyamla geri döndüğümde, onu heyecanlı bir çocuk gibi sana göstermeyi. Masmavi gözlerinde benimle aynı heyecanı ve mutluluğu görmeyi. Aferin kızım dediğini duymayı… Olsun. Bir zamanlar bu topraklarda yaşadığını, savaştığını, bir ulusu ayağa kaldırmak için oradan oraya koşturduğunu bilmek, seni sevmek ve seni yaşamak için yetiyor bize. Senin kararlılığın, disiplinin ve başardıkların, her antrenmanda ve her yarışmamda önümde uzayan kulvara ışık oluyor. Ey yüce Cumhuriyet, Nice 100 yaşlarımız olsun! Büyük Türk milletinin sporda, bilimde, sanatta, teknolojide kutlayacağı nice zaferlerle dolu olsun. Geride bıraktığımız 100 yılda çok zorlukla karşılaştık, ama yılmadan devam ettik ve çok yol kat ettik. Şanlı zaferler kolay kazanılmıyor biliyoruz. Emek istiyor, fedakârlık istiyor, kararlılık istiyor. Ben, Sümeyye Boyacı, ülkesine yüzme branşında ilk Dünya ve Avrupa madalyalarını kazandırmış profesyonel bir sporcu olarak bununla yetinmediğimi açıkça söylüyor, ülkeme daha çok gurur yaşatmak için eskisinden fazla emek vereceğime, daha çok fedakârlık edeceğime ve kararımdan dönmeyeceğime söz veriyorum. Ey güzel ülkemin güzel insanları, Karanlığın boğuculuğu üzerimize çöktüğünde, gözlerimize perde çektiğinde, toparlanıp ayağa kalmak ve perdeleri yırtıp atmak için ihtiyacımız olan şey çok da uzağımızda değil. İnsan gelişirse toplum gelişir. Mesleğimiz ve hedeflerimiz ne olursa olsun, en iyisini başarmak için çabalayalım ve Atamızın bize mirası olan, muasır medeniyetler seviyesine erişmeye daha çok gayret gösterelim. Muhtaç olduğumuz kudret, damarlarımızdaki asil kanda halihazırda mevcut zaten. Sevgilerimle,

    devamını gör
    Sümeyye BOYACI
  • İkinci yüzyılda tüm halkımızla Cumhuriyete sahip çıkıp, ülkemizi layık olduğu ileri düzeye çıkarmak için Türk halkının canla başka çalışıp uluslararası düzeyde yerini alması ve uzay çağına, bilime önem vererek ayak uydurması dileğimdir.

    devamını gör
    Mehmet ÖZDEN
  • Sevgili Cumhuriyet, Sana yüzüncü yılını kutlama fırsatıyla bir mektup yazmak büyük bir onur ve ayrıcalık. Senin yükselişin, Türkiye Cumhuriyeti'nin doğuşu ve modernleşme sürecinin başlangıcı oldu. Sen, herkesin eşit ve özgür olduğu bir toplumun kurulmasında öncü oldun ve kadınların haklarının tanınması gibi önemli adımları attın. Ancak, günümüzde hala bazı sorunlarla karşı karşıya kalıyoruz. Hala adalet ve eşitlik konusunda çalışmamız gereken çok iş var. Ayrıca, basın özgürlüğü, insan hakları ve demokrasi gibi temel ilkelerimizi korumalıyız. Bu yüzden, yüzüncü yılını kutlarken aynı zamanda geleceğe de bakmalıyız. Senin ideallerin ve değerlerinle uyumlu bir toplum yaratmak için daha fazla çalışmamız gerekiyor. Yine de, senin bize sunduğun bu değerleri her zaman ön planda tutacağız ve her zaman sana minnettar olacağız. Sevgi ve saygılarımla, Azmi Yağlı

    devamını gör
    Azmi YAĞLI