ULUS, CUMHURİYET'İNE

SESLENİYOR   

  • Ben Rize Fen Lisesi son sınıf öğrencisi Feyza. Bugün Cumhuriyetimiz 100 yaşında. Atamızın izinden giderek onun bize bıraktığı bu hediyeyi 100 yıldır koruyoruz. Bugün biz Türk kadınları onun sayesinde söz sahibiyiz ve olmaya devam edeceğiz. Umarım siz de Atamızın izinden şaşmadan Cumhuriyetimizin 200. yılını özgür ve bağımsız bir şekilde kutlar ve bayrağımızı arşa çekersiniz. Nice bağımsız yıllara... Sen çok yaşa Atam.

    devamını gör
    Feyza YAZICI
  • SEVGİYLE YEŞERECEK BİR İNANCA Yitik, kayıp, hasta, yoksul, paramparça bir ülkenin kısıtlı imkânlar içinde ortaya koyduğu varoluş öyküsünün adıdır, Türkiye Cumhuriyeti. Bağımsızlıkla başlayan, yine aynı dönemde çalışmaya, üretmeye, dönüştürmeye, işaret edilen hedefe doğru emin adımlarla ilerleyen bir yolculuk. Bu öyküye tanıklık eden dönemin gençlerine bırakılan büyük bir emanet vardır: “Ey yükselen yeni nesil, gelecek sizindir. Cumhuriyet’i biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak sizlersiniz.” Çocuklar ve gençler, içinde bulundukları toplumun kültürel özelliklerini ve yaşam biçimini rol-model alarak öğrenirler, 1920’li ve 1930’lı yılları düşündüğümüzde dönemin çocukları ve gençlerinin gördüğü toplum modeli kurtuluşa inanan, büyük hayalleri olan, bu hayalleri yeşertmek için de var gücüyle çalışan insanlardı. Ve zannedildi ki bu cümleleri okullara, sınıflarda tahtalara, öğrencilerin kitaplarına yazarsak Cumhuriyet heyecanı devam edecek ve gelecek nesiller de bu inançla çalışacaktı. Öyle olmadı, çünkü unutulan bir şey vardı o da eğitimdeki didaktik anlatının sıkıcılığı ve işe yaramazlığı. Baba ve annelerimizin öğrencilik yıllarımızda “Ders çalış, daha çok çalış” öğütleri nasıl ki ters tepiyor ve bir kulaktan girip diğer kulaktan çıkıyorsa şimdi bizlerin gençlere verdiği “Bu Cumhuriyet sizin, onu yüceltecek olan da sizlersiniz” öğütleri karşıda bir heyecan yaratmıyor. Çocukların ve gençlerin gördüğü büyükler çalışkan, üreten, ülkeyi ileriye taşımaya çalışanlar değil, bunun yerine hızla köşeyi dönmeye çalışan, bir şekilde ülkeden gitmeye çalışan yetişkinler. Geçmişi iyi bilmek ve anlamak cümlelerine sarılmayı bir kenara bırakıp bugün ne yapabiliriz sorusuna odaklanır; eksik olan heyecanı, coşkuyu yeniden nasıl inşa edebiliriz konusunu eğitim bilimi penceresinde önceliklendirebilirsek kendi adımıza Cumhuriyetimiz için en önemli görevi yerine getirmiş oluruz. Vatan ve millet sevgisi, Cumhuriyet aşkı erken çocukluk dönemi ve ilkokul yıllarındaki öğrenciler için soyut kavramlardır. “Vatanını sev, bayrağını koru, Cumhuriyet’e sahip çık” gibi öğütler bu yaş grubundaki öğrenciler için sadece bir ezberdir. Cumhuriyet ve vatan sevgisini ezberden çıkarmanın yolu eğitim politikalarını dönüştürmekten geçiyor. Kuru kuruya bir vatan sevgisi aşılamak yerine gerçekten çocukları üstünde yaşadıkları toprakla tanıştırmak, yaşadıkları ve büyüdükleri topraklara dokunmalarını sağlamak, toprağı ekip sabırla beklemek, ardından toprağın onlara neler vereceğini görmelerini sağlamak toprak sevgisinin ilk adımı olacaktır. Vatanını sevmek, önce toprağını sevmekle başlayacaktır. “Vatanını sev, Cumhuriyet’i koru” emir cümleleri yerine, sevgiyle beslenen “vatan ve cumhuriyet aşkı” bu neslin ihtiyacıdır. Sevgiyle beslenen bir cumhuriyet aşkını filizlendirmek dileğiyle…

    devamını gör
    Müjdat ATAMAN
  • Türklerin meşalesine; Türk ulusunu temsil etmek için yüzyıl önce Atatürk tarafından kuruldun. Büyük bir coşku ve sevinçle karşıladık gelişini. Bayraklar astık, marşlar söyledik yurdun her köşesinde. Zorlu ve karanlık günlerden geçtik, seni görmek için. Cumhuriyeti kolay kazanmadık. Senin uğruna binlerce, yüzlerce şehit verdik. İsmin her söylendiğinde coşku ve hüzün uyanır içimizde. O şehitler adına kadınlar, erkekler, çocuklar ve yaşlılar her 23 Ekim haykırırız adını göklere, belki sesimizi duyuyorlardır diye. Bize bir pusula olan, yolumuzu aydınlatan bu meşaleyi en yukarı taşımak için tüm halk olarak çabalayıp senin ışığınla tüm milletleri aydınlatmayı başaracağız. Adını şanına yakışır bir şekilde göklere altın harflerle kazıyacağız. Atamızı, şehitlerimizi ve ulusumuzu en iyi şekilde temsil edeceğiz. Üzerinden bir asır geçmesine rağmen yüksek sesle adını hep bir ağızdan söyleyeceğiz. Dedemizden bize kalan bu meşaleyi biz de diğer nesillere aktaracağız. Asırlarca devam etmen dileğiyle.

    devamını gör
    Abdulkadir HAMAN
  • Sevgili Türkiye'm, Dile kolay, büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün izinde bir yüzyılı geride bıraktık, önümüzde daha nice yüzyıllar var. Atamızın ilkeleri ve fikirleri bize ışık tutmaya devam edecek bu yolculukta. Bu güzel ülkenin insanlarının ve özellikle gençlerinin enerjisi, tutkusu, kendini geliştirme ateşi hiç sönmesin, artarak devam etsin. Dünyanın neresinde olursak olalım yaptığımız işlerle, çalışkanlığımızla, onurumuz ve liderliğimizle örnek olalım çevremize. Gençlerimizin en değerli hazinemiz olduğunu hiçbir zaman unutmayalım, oğluma her baktığımda bunu görüyorum. Atamızın bizden istediği gibi “fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür" gençler yetiştirelim. Türk gençlerinin potansiyeli teknolojinin gücü ile birleştiğinde yeni yüzyılda dünya çapında ses getiren birçok başarıya imza atacaklar, eminim. Doğum yüzyılın kutlu olsun Türkiye'm!

    devamını gör
    Onur KOÇ
  • Cumhuriyet’in Yarattığı Görsel Sanatlar Ortamı

    Yeni bir ulus bilinci yaratmayı hedefleyen Türkiye Cumhuriyet’inin 100. kuruluş yılında ülkemizin görsel sanatlar ortamını büyüteç altına aldığımızda inanılmaz bir tempoyla gerçekleştirilen Cumhuriyet devrimlerinin sanatsal üretim, paylaşım süreçlerinde öncesi ve sonrası olmayan bir devinimi gündeme getirdiği son derece açık olarak görülüyor. Yaşamın tüm alanlarını kapsayan Cumhuriyet devrimleri görsel sanatlar alanında sadece modernizm olgusunu gündeme getirmedi. Dinin, toplumsal baskıların ve Batı karşısındaki komplekslerin şekillendirdiği “edilgen Osmanlılıktan” sıyrılan sanat ortamı Cumhuriyet kuşağı sanatçıları sayesinde özgürleşti ve daha önce olmayan bir özgüven geliştirdi.

    Bu sayede Cumhuriyet kuşağı sanatçılarının 1950 sonrasında geliştirdikleri çalışmalarıyla, resimden mimariye, tasarımdan fotoğrafa, heykelden seramiğe kadar tüm sanatsal alanlarda kendini duyuran özgünlüğü gündeme getirdiğini görüyoruz. Yerel modernizm olarak nitelendirilebilecek bu süreçte Cumhuriyet kuşağı iki önemli olguyu gündeme getirerek Türk ve dünya sanatı arasında köprü kurmayı başardı. Bunlardan ilki eleştirel bakış sayesinde sanatsal üretimin kalitesinin artması, ikincisiyse Türk sanatının Doğu-Batı kültürleri arasındaki klişeleşmiş karşıtlıklardan sıyrılarak kendisine yeni bir duruş noktası aramasıdır. 1950’li yıllarda ülke gündeminden eksik olmayan ekonomik, politik ve sosyal sıkıntılara rağmen Nejad Devrim, Nedim Günsür, Turgut Cansever, Mengü Ertel, Ara Güler, İlhan Koman, Sadi Diren başta olmak üzere azımsanamayacak sayıda yaratıcı sanatçının çabalarıyla şekillen “özgünlük süreci” Cumhuriyet devrimleri sayesinde oluşan Türk sanatının yüz akıdır. Ne yazık ki Cumhuriyet kuşağı sanatçılarının çalışmaları müze ve özel koleksiyonlarda doğru dürüst toplanmadıkları gibi, hak ettikleri biçimde sanat tarihi, sanat sosyolojisi alanlarında ele alınmadıkları için, değerleri bilinmemiştir.

    Eğer Çağdaş Türk sanatının dünya ölçeğinde nerede durduğunu sorgulamamız gerekirse işe bu kuşağın giriştiği deneylerden başlamamız gerekecek. Cumhuriyet devrimlerinin sanatsal sonuçlarını ilginç ve ayrıcalıklı kılan, onların önyargıları, yerleşik değerleri, altüst eden dinamikleridir. Nejad Devrim’in 1947’de Paris’teki ilk kişisel sergisinden Paris Modern Sanatlar Müzesi için eser alındığını, mimar Philipp C. Johnson’ın 1957’de São Paulo Bienali’nde İlhan Koman heykelini satın alarak New York’taki Museum of Modern Art’a bağışladığını, Norwich’teki Sainbury Center for Visual Arts koleksiyonunda yüze yakın Mübin Orhun resmi olduğunu kaç kişi biliyor? 100. yaşında, Cumhuriyet’i, onun özündeki hümanist değerleri çalışmalarına aktararak inanılmazları gerçekleştiren Cumhuriyet kuşağı sanatçılarıyla hatırlarken, onun ulusumuzun en değerli varoluş nedeni olduğunun altını çizmemiz bir gerekliliktir.

    devamını gör
    Dr. Necmi SÖNMEZ
  • Sevgili Türkiye Cumhuriyeti, sana bu satırları birinci yüzyılını kutlamak ve seninle ilgili duygularımı paylaşmak için yazıyorum. Kendimi o kadar şanslı hissediyorum ki ilk yüz yyıl kutlamasına şahit olacağım. Şükranlarımı ;Cumhuriyeti bizlere büyük emeklerle bir yaşam biçimi olarak emanet eden başta Mustafa Kemal Atatürk ve ona eşlik eden, tüm emek veren asker,sivil büyüklerime sunuyorum. Ben Türkiye Cumhuriyetinin yetiştirdiği bir Cumhuriyet kadını olarak, seni koruyacağıma, savunacağıma, benden sonraki nesillere doğru aktaracağıma söz veriyorum. Kuruluştaki çizginden ayrılmadan, değerlerini kaybetmeden zamana uyarak, güçlenerek yaş alman en büyük dileğim. Nice kutlu, mutlu ve umutlu yüzyıllara. Saygım ve sevgimle

    devamını gör
    Nazlı AYKIN
  • Bu ülkenin, bu toprağın evladıyım ben. Efelerin evladı. Paşamın evladıyım. Gazimin evladıyım. Atatürk’ümün evladıyım. Ayak bastığın bu yerde daim Türklüğümle, sonsuza dek Türk kanımla senin izinden gideceğime ant içerim. Halkımın Cumhuru. Yolundan gideceğim üzere en derin sevgim, özlemim ve saygımla... Türk oluşumuz cihanlara muteberdir. 

    devamını gör
    Fulya M
  • 100.yaşın kutlu olsun Cumhuriyet . Keşke tüm coşkusuyla, gerçekliğiyle, hevesiyle hakkını verebilseydik 100 yaşında olmanın. Ama hem biz hakkıyla kutlayamıyoruz hem seni yanı başımda hissetmiyorum Cumhuriyet. Şu an buraları görsen tanıyamazsın. Haklarımızın olduğu, özgür , insanların kendini güvende hissettiği, anayasaya dayandığı yer değil artık Türkiye. Maalesef ülkeden çıkmaya hevesli gençlik yetişiyor. Ata mızın kadınlara verdiği haklar çiğneniyor, kimse hakkıyla bir yere varmıyor, düşünce özgürlüğü hak getire. 100.yaşını böyle kutlamak istemezdim ama her yenilik, özgürlük, demokrasi buradan Avrupa ya örnek olurken şimdi Suriye ye, Afrika'ya bakıp şükretmemiz bekleniyor. Lütfen diğer yaşında gerçekten burada ol Cumhuriyet. Seni içimde, başımda, yanımda hissederek ' iyi ki Cumhuriyet' demek istiyorum. Ama her şeye şükreder konuma geldik ya bir kere o yüzden yine de, tüm coşkusuyla diyemesem de, İyi ki Cumhuriyet, iyi ki Atam demek istiyorum. 100.yaşın kutlu, mutlu, dipdiri olsun

    devamını gör
    Bilge GİRGİN
  • Sevgili Cumhuriyet, dün akşam seni kutladığımız bir baloda sağ olsunlar bana da söz verdiler. İtiraf edeyim, bu konuda yazmış çizmiş birçok ünlü insanın olduğu bir ortamda söz beklemediğim için biraz hazırlıksız yakalandım. Aslında yaklaşık bir saat boyunca konuşanların oldukça pozitif dileklerini paylaştığı bir ortamda benden 5-10 dakika önce söz alan bir konuşmacı "Cumhuriyet'e sahip çıkamıyoruz" benzeri oldukça kötümser bir konuşma yapmıştı. Ben de çıktım dedim ki... "Şurada ne güzel küçük korunaklı balonumuz içerisinde Cumhuriyet'imizi kutluyorduk. Neden beni 'depresyona' soktunuz?" Aslında o konuşmacının söylediklerinde haklılık payı olduğunu tüm katılımcılar fazlasıyla biliyordu. Sevgili Cumhuriyet, umarım ilerleyen yıllarda çok daha adil, özgürlükçü ve daha güçlü olarak yüzyıllarca barış içinde hayata devam edersin. Çocuklarımız senin sayende, huzurlu bir ülkede hayata devam eder. Sevgilerimle...

    devamını gör
    M. Barış MUSLU