
ULUS, CUMHURİYET'İNE
SESLENİYOR
“İSTİBDATTAN KURTULMALAR” CUMHURİYETİ
devamını gör
Annem 99 yaşında vefat etti. Yürümekte güçlük çektiği son bir iki yıl dışında, her yıl Cumhuriyet Bayramlarında Bağdat Caddesi'ndeki fener alaylarına katılır, büyük bir heyecanla elindeki bayrağı sallayarak 10. Yıl Marşı’nı söylerdi. Annemin bu heyecanı haksız değildi. Cumhuriyet'in kuruluşuna tanıklık eden bir kuşaktan olmanın verdiği coşku yanında, Cumhuriyet sayesinde yüksek öğrenim yapmış, meslek sahibi olmuş, kendi yaşamıyla ilgili kararlarını veren, oy hakkı bulunan, sivil toplum kuruluşlarında etkinlikler yapan bağımsız bir birey olarak yaşamıştı.
Cumhuriyet bir bağımsızlık savaşının, büyük bir zaferin ürünü. O nedenle de çok heyecanlandırıcı. Böyle olduğu için, bu zaferin başkomutanı Atatürk aynı zamanda Cumhuriyet'in de kurucusu olmuş, köklü devrimler yapabilmiş, bunları topluma benimsetebilmişti.
Ancak, Cumhuriyet'in kuruluş yıllarından sonra demokratik Cumhuriyet düşüncesi gelişemedi. Cumhuriyet kapsayıcı, çoğulcu, katılımcı, eşit yurttaşlığa dayanan, insan haklarına saygılı, hukuk devletinin geçerli olduğu bir demokrasiye dönüşemedi. Tersine, farklı kimliklere yer açmayan, tek tip insan yaratmaya yönelen, muhalefeti meşru görmeyen, bir rejim oldu.
1950 seçimlerinde dokuz yaşındaydım. Demokrat Parti'nin iktidara gelişinin evde nasıl bir sevinç uyandırdığını anımsarım. Tek parti istibdadından kurtulmuştuk.
1950’lerin sonunda işler tersine döndü. Demokrat Parti’nin baskıcı politikaları bıkkınlık getirmişti. Tahkikat Komisyonu, Vatan Cephesi, cezaevlerine atılan gazeteciler. 1960 yılında lise son sınıftaydım. “Menderes istifa” sloganlarıyla sokaklarda yürüyen gençler arasındaydım. 1960 darbesi bizim evde sevinçle karşılandı. Demokrat Parti istibdadından kurtulmuştuk.
Derken 12 Mart muhtırası, arkasından 12 Eylül darbesi. Baskılar, işkenceler, idamlar. 1983 seçimlerini askerlerin destekledikleri parti değil, Özal’ın partisi kazanınca sevinmiştik.
12 Eylül rejiminin istibdadından kurtulmuştuk.
Bir aydan az bir zaman sonra seçimler var. AKP’nin tek adam rejiminin istibdadından kurtulup kurtulamayacağımızı seçim sonuçları gösterecek. Bir kere daha özgürlüğe kavuştuğumuz için sevinecek miyiz?
Bu deneyimlerden çıkarılacak iki sonuç var: Birincisi, 100 yıllık Cumhuriyet tarihinin bir özgürlük mücadelesi tarihi olduğu ve bu mücadelelere karşın demokratik bir Cumhuriyeti kurmakta yetersiz kaldığımız. İkincisi ise, istibdattan kurtulmanın demokrasiyi inşa etmek için yeterli olmadığı, demokrasinin kurulması için ayrı bir süreç gerektiği.
Önümüzdeki seçimlerde iktidar değiştiği takdirde, “istibdattan kurtulma” kısırdöngüsünü kırmak için önümüzde Cumhuriyet tarihinin en önemli fırsatı var.
Demokrasinin bütün kurumlarının çöktüğü bir ülkede, demokrasiyi sıfırdan inşa etmek gerekecek. Bunun için “Nasıl bir demokrasi” tartışması yapılmalı. Demokrasiyi bu kez sağlam temeller üzerinde yeniden inşa edebilirsek istibdattan kurtulma bayramları yaşamaktan kurtulabiliriz.Rıza TÜRMENYarası ağırdı. Olsun. Yazdı. Anacığım, “Söz uçar yazı kalır,” derler ya ondan sebep yazıyorum sana. Yazması oyalı anam, vatan toprağına yemin olsun ya Memed ya Hüseyin ya Ali olarak döneceğim kucağına. Oğlun Savaş yerinde toprak sert, gök çoğunlukla parçalı bulutlu olurdu. Herkes anasının rahmine sığar gibi olduğu kuytuya sığmaya çalışırdı. Yeryüzünden gökyüzüne dumanlar yükselirdi. Olsun yükselsindi. Nasılsa her sabah gün yeniden doğardı. Yine gün doğdu. O başını kaldırdı. Silahların, tankların, tüfeklerin, bombaların sesi yakınlaştı. Yüreklerimiz korku pompaladı. Korku katılaştıkça yüreklerimiz sıkıştı. Sıkı can iyiydi çabuk çıkmıyordu ama akacak kanda damarda durmuyordu. Durmadı. Dudaklarından Atam gibi “Aleykümselam” döküldü. Başı omuzuma düştü. Vatan sağ olsundu. Sağdı. Sağ kalacaktı. Cumhuriyet, onu yaşatmak için öle yatanların “Vatan sağ olsun!” diye haykıran analarının sesi, yaralarını ve farklılıklarını alnından öpebilecek kadar güçlü olan Türk Ulusunun nefesiydi.
devamını görFatoş K. İYİGÜNSevgili Cumhuriyet, 100. Yılda sen bize umut oldun, ışık oldun. Hep ol, var ol!
devamını görGözde Durmaz UluakayUğraştı, durmadan cephe cephe dolaştı, Biriyle değil cümlesiyle birden savaştı, Ardında duran büyük Türk milletine, En büyük ebedi eserini bıraktı. Esir olamaz dedi, ruhunda yok milletin, Savaşmazsak eğer sonu gelmez esaretin, Ya istiklal ya ölüm dedi, şiarı oldu herkesin, Erişti hayalini kurduğu o yüce devletin. Yüzyıl önce ne haldeydi bu millet, Atam çıktı meydana bitti sonunda zillet, Amacımız kurmaktı bağımsız bir devlet, Kuruldu sonunda büyük eser Cumhuriyet.
devamını görAhmet ÖZÇELİKMerhaba Cumhuriyet, Bir kadın olarak özellikle, iyi ki Cumhuriyet iyi ki bizim liderimiz Mustafa Kemal Atatürk diyorum. Ne kadar minnet duysak eksik kalır, sonsuz teşekkürler. En büyük hazinem, oğlum Kuzey'im de ne şanslı ki Cumhuriyetimizin 100. Yılını görebildi. Tüm çocuklarımız gibi oğlum da hep Cumhuriyetimize sahip çıkıp Atamıza minnet duyup onun yolunda ilerleyecek. Söz veriyorum.
devamını görMelek DEMİRAYAKAtamızın büyük emaneti olan Cumhuriyetimiz'in 100.yılına şahit olmuş bir nesilde olduğum için gurur ve sevinç duyduğum gibi, Atatürk'ün gölgesi altındaki ilk yıllarına da şahit olamadığım için üzüntü ve özlem duyuyorum. Bu özlem duygum ne zaman aklıma gelse onun "Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek değildir" sözünü hatırlıyorum. Evet onun yüzünü göremesem de onun fikirlerini ve ideallerini benimsediğim için diyorum ki ben onunla tanıştım. Gençliğe Hitabesinde bahsettiği gibi bizi Cumhuriyet'ten koparmaya çalışan birçok iç ve dış düşmanlarla karşılaştığımız bu zamanda ilk yılından 100.Yılına kadar bu ilkeleri benimseyen ve bu asil emanete sahip çıkabilmiş insanlardan biri olduğumu hissediyorum. Daha kaç Cumhuriyet bayramı görebilirim bilmiyorum ama bu 100 yılda olduğu gibi gelecek daha nice 100 yıllarda dahi tüm engellemelere ve hainlere karşı durabilmiş nice Atatürkçü nesiller olacağından da eminim ve bu yüzden içim çok rahat. Nice 100 yıllara.
devamını görOrhan ÖZDEMİRHaydi Vira! Son yirmi yıldır bizi biçare koyan fırtınalı bir denizdeyiz. Kimimiz kandırıldığımızı varsaydık. Felaketi öngöremediğimizi söyledik; gemimizi teslim ettiğimiz kaptanın başlangıçta “iyi” olduğu zırvasını sayıkladık. Bu geminin bu mürettebatla tek adım ilerleyemeyeceğini bilmezmiş gibi davrandık. Bazılarımız kendimizi kamaramıza kilitleyip gemideki isyana kulak tıkadık. En başından yalanları görenlerimiz ise geçmişe göz kapamayı seçtik. Yola çıkarken bize çizilen rotayı yırtıp attığımızı itiraf etmedik. Atalarımızı “yanlış” saydık, geçmişi öksüz bıraktık. Batan gemiden kaçanlar hasretle geminin eski günlerini anarken aslında hiç var olmamış yakamozların arasında kayboldular. Şimdi geriye kalan birkaç kalas üzerinde debelenen hayalperest… Karaya vardığımızda yeni bir gemi inşa etmenin umuduyla kasırgaya kulaç atıyoruz. Belki de ilk kez “öteki” sayılmış yadigârlarımızın izini sürüyoruz. Bizden evvel aynı gelgitlerde sürüklenip kaybolanların… Hiç tanımadığımız, nasıl yaşadığını görmediğimiz, artık bir masala dönüşen hikâyelerin yurtsuz yazarlarının peşinden gidiyoruz. Çöken saadet kapılarını görenlerin, önce kadın ve çocuklar geçecek, diyenlerin… Bize yaşamak umudunu veren, bu kişilerin özgür ve adil bir gemi için mücadeleden yılmamış olmasıdır. Alın terini ve çalışmayı, merakı ve paylaşmayı her dinden ve her kültürden üstün saymalarıdır. Onların kaybolduğu şeytan üçgenlerini görünür kılacak, solucan deliklerini geçeceğiz. Bu kez her gün doğumunda onların adını fısıldayacağız. Belki masal kahramanları gibi her hatalarını şefkatle kucaklayacağız. Yeni gemideki muharrirler Suat Derviş’in adını anacak mesela ilk limanda… Asil nefsinizin, cesur kaleminizin 100 yıldır yok sayıldığı bir denizde sayenizde yol aldık Suat Hanımefendi, diyeceğiz. Haklıymışsınız, paradan daha mühim şeyler varmış, kaybedince anladık, diyeceğiz. Önce geçmişin ruhlarını kafesten çıkaracak sonra, evlatlarımıza hür rotalar sunacağız. Bu kez mutlaka atalarımızın ellerini yavrularımızın avuçlarıyla buluşturacağız.
devamını görFeride ÇETİN100.yaşın kutlu olsun Cumhuriyet . Keşke tüm coşkusuyla, gerçekliğiyle, hevesiyle hakkını verebilseydik 100 yaşında olmanın. Ama hem biz hakkıyla kutlayamıyoruz hem seni yanı başımda hissetmiyorum Cumhuriyet. Şu an buraları görsen tanıyamazsın. Haklarımızın olduğu, özgür , insanların kendini güvende hissettiği, anayasaya dayandığı yer değil artık Türkiye. Maalesef ülkeden çıkmaya hevesli gençlik yetişiyor. Ata mızın kadınlara verdiği haklar çiğneniyor, kimse hakkıyla bir yere varmıyor, düşünce özgürlüğü hak getire. 100.yaşını böyle kutlamak istemezdim ama her yenilik, özgürlük, demokrasi buradan Avrupa ya örnek olurken şimdi Suriye ye, Afrika'ya bakıp şükretmemiz bekleniyor. Lütfen diğer yaşında gerçekten burada ol Cumhuriyet. Seni içimde, başımda, yanımda hissederek ' iyi ki Cumhuriyet' demek istiyorum. Ama her şeye şükreder konuma geldik ya bir kere o yüzden yine de, tüm coşkusuyla diyemesem de, İyi ki Cumhuriyet, iyi ki Atam demek istiyorum. 100.yaşın kutlu, mutlu, dipdiri olsun
devamını görBilge GİRGİN“ÇAĞDAŞ UYGARLIĞI YAKALAMAK VE AŞMAK” İnsanlık tarihinde 100 yıl çok kısa ve düz bir yoldur. Ama bir devlet için yeterince uzun ve karmaşık ayrıntılarla, güçlüklerle doludur. Elbette o ayrıntılarda birtakım anlaşmazlıklar veya görüş ayrılıkları olsa bile Cumhuriyet’e giden yolu açan bağımsızlık savaşına katılan kahramanların fedakârlıkları ve efsanevi zaferleri sonsuza kadar unutulmayacaktır. Aynı şekilde kurtuluşun ve kuruluşun öncü lideri ile kahramanlar kuşağının mirası ulusal ve evrensel değerler, 100 yıl sonra canlılık ve geçerliliklerini koruyabiliyorlarsa bu muhteşem bir kadirbilirliktir. Rütbe ve makam farkı gözetmeksizin, kadın-erkek-çocuk ayırımı yapmaksızın her birine ayrı ayrı şükranlarımızı, teşekkürlerimizi sunuyoruz. Cumhuriyetimizin aziz yurttaşları her geçen yıl yenilenen ve güçlenen bir bağlılıkla vatanın özgürleştirilmesi; ulusal ve evrensel değerleri koruma ve inşa sürecinde sorumluluk alma gayretlerini sürdüreceklerdir. Türk Milli Mücadelesi’nin ve Türk aydınlanmasının en büyük eseri “Türkiye Cumhuriyeti” üzerine düşünürken (muhasebe yaparken) bütün yaşananların, her şeyiyle “bizim tarihimiz” olduğu hakikatine kendimizi alıştırmalıyız. 100 yıllık zaman diliminde cumhuriyetimizi yöneten hükümetlerimizin büyük meziyetleri kadar kimi önemli kusurları da olduğunu biliyoruz. Dün olduğu gibi bugün de yurttaşlar olarak farklı inançlarımız, düşüncelerimiz, beklentilerimiz vardır ve olacaktır; ama hepimiz aynı geminin yolcularıyız. Cumhuriyetimizin 100 yıl önce kuruluş sürecinde belirlenen stratejik hedeften hiçbir şekilde sapma gösterilmemelidir. Kurucu liderimiz Kemal Atatürk’ün özgün anlatımıyla “çağdaş uygarlığı yakalamak ve aşmak” olarak gösterilen bu stratejik hedef titizlikle sürdürülmelidir. Ancak bu stratejik hedeften ayrılmadan bütün yurttaşlarımızın insan haklarına dayalı bir hukuk düzeninde yaşaması herkes için erişilebilir kılınabilir. Cumhuriyetimizin ikinci 100 yılında “geniş” düşünen, “bol” üreten ve adaletine “güvenilen” bir cumhuriyetin yurttaşları olmak bize daha çok yakışacaktır.
devamını görProf. Dr. Hikmet ÖZDEMİR
