ULUS, CUMHURİYET'İNE

SESLENİYOR   

  •  Karanlığın üzerine her gün doğan güneştir Cumhuriyet! Ülkemizin başına gelen en güzel şeydir. Bir Türk kadını olarak her zaman cumhuriyeti yaşayıp yaşatmaya devam edeceğim. Umarım 150-200 yıllarını da görür, nesilden nesle taşımaya devam ederiz. Son zamanlarda çok zorluklar çekiyoruz ama inşallah bu mektup açıldığında bu zorlukları atlatmış, ülkece güzel zamanlara gelmiş oluruz. Bizleri cumhuriyet çocuklarını, Atatürk sevgisi ile kalbi dolup taşanları çok seviyorum, iyi ki varız. Ne Mutlu Türküm diyene!

    devamını gör
    Damla ÖZDEMİR
  • Cumhuriyet'in 100. Yılını kutlamanın sevincini ve gururunu bugün bir Türk Kadını olarak en derin hislerle yaşamaktayım. Sevgili Atam, değerli silah arkadaşları ve aziz şehitlerimiz bizlere miras bırakmış olduğunuz Cumhuriyetimizin yılmaz bekçileriyiz. Açtığın yolda ışığın ile aydınlık yarınlara durmadan yürüyeceğime ant içerim.

    devamını gör
    Büşra DÖNÜK
  • Cumhuriyet’e mektup Cumhuriyet, hiçbir sınır tanımaksızın hayal kurabilmekti çocukluğumda. Biraz büyüyünce, ilk önce yönetenleri seçebilmek olanağıydı, daha sonra ise egemenlik koşulsuz olarak ulusun dense de çoğulcu bir demokrasiyle bunun ancak mümkün olabileceğini anlamaktı. Çok dilli, çok kültürlü ve çok dinli Anadolu coğrafyasında, emperyalizme karşı omuz omuza verilen savaşımın simgesi oldu benim için. “İyi ki Cumhuriyet var” diye başlayan tümceler kurdum, monarşi sona ermiş, oligarşi reddedilmiş, demokrasiye doğru bir adım atılmıştı. Kolay olmadı, ilk yüzyılda tam istediğimiz gibi de olmadı. Uzun yıllar boyunca süren savaşlardan yorulmuş, dünyadaki ilerlemenin gerisinde bırakılmış, bir arada yaşadığı toplulukların başta din olmak üzere farklılıkları çatışma yaratmak için kullanılmış ve birinci paylaşım savaşında yenik düşmüş bir toplum, Cumhuriyet’e kapılarını açmış, ancak Cumhuriyet’i çoğulcu ve güçlü bir demokrasiyle tamamlamakta gecikmişti. Devrimleriyle güçlü bir toplum yaratmak için önemli adımlar attı genç Cumhuriyet. Eğitim ve sağlık en önemli kazanımlar arasındadır. Emekçi sınıfın çocukları kamu okullarında iyi eğitim alarak daha iyi yaşamak olanağı elde edebilmeye başladılar. 1930’lu yıllarda ürettiği aşıları yurtdışına bile gönderebilen bir Cumhuriyet vardı artık. 2019’da başlayan pandemide mevcut hükümet 90 yıl sonra hiçbir değişiklik yapamadan 1930’da çıkarılan Umumi Hıfzıssıhha Kanunu ile yönetti salgını. 12 Eylül 1980’de olduğu gibi zaman zaman askeri darbelerle kesintiye uğradı ulusun egemenliği. Aslına bakarsak, askeri darbeler dışında da Cumhuriyet, halkın karar süreçlerinde egemen olması bakımından tam bir egemenliği sağlayabilecek düzeye gelemedi. Devlet; eşit yurttaşlığı sağlayarak kamu yararına çalışan ve güçlü sosyal koruma sağlayan bir toplumsal örgüt olmak yerine, sağ iktidarlar ile büyük ölçüde sermaye sınıfının çıkarlarını gözeten bir aygıt olarak işlev gördü. Cumhuriyet’i temsilde adaleti yerine getirecek, şeffaf ve hesap verebilir bir yönetim sistemini güvenceye alacak, yasama, yürütme ve yargı arasında kuvvetler ayrılığı ilkesini yaşama geçirecek, çoğulcu ve demokratik bir parlamenter sistem ile taçlandırmalıyız.

    devamını gör
    Prof. Dr. Kayıhan PALA
  • Varlığı değil belki de yokluğu fark edilecek olan Cumhuriyet Cumhuriyet bize ne yapar? Cumhuriyet bizi ne hale getirir? Tüm kurumsal ve devlet örgütlenmesi bir tarafa, kuruluş aşamasında konjonktürel ve zamansal olarak o derece toplumsal bir mevhum olmasının sürdürülebilirliği ve bu topraklara dair bir cumhuriyet fikrinin yerleşmesi önemli. Yıllar içerisinde artarak beni şaşırtan birçok şeyden biri de yoktan var etme kabiliyeti veya retoriği değil, bağlamsal idrak ve bunun bir medeniyet kurgusunda değerlendirme kabiliyeti. Siyasal bir tercihi, rejimi nadir, zorlu bir mücadeleyle radikal bir süreçte ortaya koyan bir ülke burası. Her ne kadar mihenk taşları ülkenin dönem itibariyle içinde bulunduğu monarşi içerisinde 19. yüzyılda muhtelif çabalar, revizyonlarla ortaya konmaya başlamış olsa da Cumhuriyet’in bu kadar güzel gelişmesi, palazlanmasının Anadolu topraklarıyla da ilişkili olduğunu düşünürüm. Elbette aksaklıkları, hayal kırıklıkları, zaman içerisinde tıkandığı merhaleleri var, olacak da. Anadolu ve kadim uygarlıkları, gelenekleri, geçmişi, kültürü. Öyle bir habitat ki binlerce yılın uygarlıklarının, tabiat ve etkenlerinin üzerine üst üste binen bir parametreler cümbüşü. Anadolu tüm bunlarla baş etme ve pekiştirme kabiliyetine sahip bir maya içeriyor. Mustafa Kemal’in de bu bağlamı çok iyi okuduğunu, kuruluş aşamasında İstanbul’la, yani payitahtla arasında sadece mesafeye bağlı bir nefes bırakma gerekçesiyle hareket etmediğini düşünürüm. Cumhuriyet’in 50’sine kıyıdan 5 yaşında, 100’üne ortasından 55 yaşında tanık oldum. Şimdiye kadarki kısmının tümünü ve evvelini mukayese edebilecek tanıklığım yok. Politik, medeni, çağdaş, bilimsel cumhuriyet esaslarının bir yaşam mukayesesine ihtiyaç duymadan ne demek olduğunun, öneminin farkındayım. Tüm bu hepimizin bildiği, tecrübe ettiği olsa olsa kiminin bilmek, anlamak istemediği kıymetleri görüyorum ve kabul ediyorum. Ben İstanbul dışında büyüdüm. Anadolu’nun muhtelif şehirlerinde, bölgelerinde. Cumhuriyet mefhumunun Anadolu’da daha yerleşik, kendini gösterir olduğunu bir karşılaştırmayla İstanbul’a gelince fark ettim. Bu farkındalık birçok noktada ifade edilebilir ama kendi şahsi algım dahilinde bana en mühim gelenler mekânsal ve buna bağlı yerleşiklikler, seremoniler, alışkanlıklar, beşeri ilişkiler. Bunda ailemin asker, bürokrat, memur, Halkevi tecrübelerinin, hikâyelerinin, dolayısıyla çocukluğun ve ilkgençliğin gündelik hayat algısının, davranışlarının da etkisi olmalı. Son 30 yıldır gittikçe, geçtikçe, ziyaret ettikçe fark ettiğim ise Anadolu şehir ve yerleşimlerinde cumhuriyet bildik fiziksel karşılığının ve buna bağlı ilişkilerin yitmiş ya da görünmez olduğu. Mesleğim ve ilgi alanlarım nedeniyle de Cumhuriyet tarihinin gözle görülür kısmında oluşan eksilmeler zaman zaman beni bir melankoliye sürüklemiyor değil. Belki de Cumhuriyet kendinden fedakârlıklarla, yerine koymalarla düşe kalka büyüme eğilimindedir. Üniversite öğrencilik ve hemen sonraki yıllar içerisinde Cumhuriyet’in kurucu kadrosunun bir dikta rejimi oluşturduğuna, tepeden inmeci bir üst karar olduğuna dair siyasi tartışmaların içerisinde kendimi bulduğumda çocukluk romantizmine yaslanan bir tereddüt taşır, kendime dahi izah edecek bir argüman geliştiremezdim. Henüz tarif edemediğim, gerekçelendiremediğim bir idrak içerisindeydim. Muhtemelen bu, konvansiyonel muhalif kimlik ve/veya saklı bir eleştirel sahiplenme denilen şey olabilir. Tüm bu gerilimler, eleştirel duruşlar, mesnetsiz, ikircikli muhalif bakışlar, şükranlar, idrakler, gönenmeler, sevdalar bende vücut bulan Cumhuriyet tezahürleri. Anadolu’ya ve birbirlerine pek yakışan Cumhuriyet’in bu topraklarda yeşerdiği gibi sağlam, köklü ama zarif ve narin. Bilmece kabilinden: Varlığı değil belki de yokluğu fark edilecek olan.

    devamını gör
    Cem SORGUÇ
  • Aziz Atam, İyi Ki Cumhuriyet'i ilan etmişsin. Sen Olmasaydın Biz Ve Bizler Olamazdık Diye Düşünenler Binler, Yüzbinler Ve Daha Fazlası. Her Geçen Gün, Öğretilerin Daha Da Anlamlı Ve Gerçekçi Olduğuna İnancımız Kuvvetlenerek Büyüyor. Sana Minnettarım ATAM.(SEVDANIN YAMACINDA KİTABININ SAHİBİ)

    devamını gör
    Ahmet ZAFERTEPE
  • Dilerim Cumhuriyetimiz daha nice yüzyıllar, Cumhuriyet'i hak edenler tarafından yönetilsin. Atatürk ve Cumhuriyet düşmanları ellerini ve dillerini hiçbir zaman ona uzatamasın.

    devamını gör
    Kıvanç TİNER
  • Rabbim bu ülkeye bir daha devlet kurdurtmasın, Cumhuriyetimiz ilelebet payidar olsun...

    devamını gör
    Murat Yıldırım BAYAZİT
  • Sevgili Cumhuriyet artık yüzüncü yılındasın yüzüncü yılını çok coşkulu bir şekilde kutlayacağız. Çok güzel olacak bu mutlu günde

    devamını gör
    Elisa Kader TİRYAKİ
  • Ruhumuzda yüzyıllar ötesine Cumhuriyet'ten kalan izler taşıyoruz. Bazen deli dolu genç hallerimizle, bazen de gençliğimizden çıkardığımız derslerle inşa ediyoruz geleceğimizi. Mustafa Kemal Atatürk'ün küçük bir hayalken attığı Cumhuriyet'in tohumlarını bizler de geleceğimiz için ufak ufak bugünden atıyoruz. Bizler yüzyıllık bir Cumhuriyet'in devam eden nesliyiz . Atasını kalbinde taşıyan, onun açtığı yolda durmadan ilerleyen, gelecek nesilleri yetiştirmek için öğretmen olan bir nesiliz biz. Kimimiz bir harf öğretiyoruz, kimimiz mutluluğu; kimimiz Cumhuriyeti, kimimiz de umudu öğretiyoruz. Çünkü bizler de geçmişimizden öğrendik geleceğimizi tasarlamayı, hayal kurarken umudu taşımayı. Cumhuriyet'in 100. yılında bizlere bırakılan her köşesi Cennet olan bu vatanı sonsuza umutla taşıyoruz. Her taşına her insanına aynı özenle ve aynı değerle. Yeter ki yaşasın Cumhuriyet, ruhu özgür bedeni özgür bir şekilde. Nice yüzyıllara ulaşsın yüzyılın Cumhuriyet'i.

    devamını gör
    Ayşenur YAVUZ