
Doğan Kitap olarak, 100. yaşında ulusun Cumhuriyet’e sesleneceği ve ona olan sevgisini dile getirebileceği bir projeyi hayata geçiriyoruz: Cumhuriyet’e Mektuplar. “Ulus, Cumhuriyet’ine sesleniyor” sloganıyla başlattığımız bu proje kapsamında herkesi klavye başına oturup yazmaya davet ediyoruz. Bu platformda herkes Türkiye Cumhuriyeti’nin anlamı, başardıkları, ona duyduğumuz bağlılık, kurucu kadrolara duyduğumuz gönül borcu, hayal ettiğimiz gelecek gibi konularda serbestçe yazıp toplumla paylaşabilecek.
Cumhuriyet’e 100. Yılı’nda söylemek istediklerinizi, 1000 karakter ile sınırlı olmak üzere cumhuriyetemektuplar.com adresine yazabilirsiniz. Burada yazılanları yıl boyunca herkes görüp okuyabilecek. Yılın sonunda, seçilecek yazılardan Cumhuriyet’e Mektuplar kitabı ortaya çıkacak. Herkesi bu açık platforma ve kitaba katkıda bulunmaya davet ediyoruz.

Sizden Gelen Mesajlar
29 Ekim... Bu tarih, kahramanlık destanının yazıldığı gün. Cumhuriyet'in ilanı aslında yüzyıllar boyunca köklü bir tarihe sahip olan Türk milletinin modern dünyada da aynı coşku, azim ve özveriyle varlığını sürdüreceğinin habercisiydi. Bu yolda eğitim çok önemliydi. Atatürk’ün de dediği gibi: “Okul genç beyinlere; insanlığa hürmeti, millet ve memleket sevgisini, şerefi, bağımsızlığı öğretir. Bağımsızlık tehlikeye düştüğü zaman onu kurtarmak için takip edilecek en uygun, en güvenli yolu öğretir. Memleket ve milleti kurtarmaya çalışanların aynı zamanda mesleklerinde birer namuslu uzman ve birer bilgin olmaları lazımdır. Bunu sağlayan okuldur.” Atatürk, kızların da erkekler gibi okumasını ve öğrenmesini istedi. “Güçlü bir ülke sadece güçlü erkeklerden değil, aynı zamanda bilgili ve güçlü kadınlardan da oluşur. Bu yüzden de bugün sizlerin eğitimi çok önemli!” Bunların hepsini bu dönüm noktasına borçluyuz.
devamını görNeval YILDIZSevgiler herkese, Kırmızı rengiyle aram bayrağımız dışında pek yok. Bir de hayranı olduğumuz müzik grubu üyeleri 8. yıl konserlerinde kıyafetlerinde kullandığında sevmiştim. Bir de şey var. Kardeşimin kırmızı kapüşonlusu ona çok yakışıyor. Hediye, ben almıştım. Bayrağa yakışır gibi yakışıyor. Çocuklar vatandır. Yolda olmayı, yolculuğu seviyorum. Sokaklar daha çok kırmızı olsun istedim. Beyaz boyalarla koruduğumuz tarihi binalara asılan bayraklar çok yakıştı. İlkokulda okul camına astığımız sembolik bulunan ve azaltılan kutlamalar ne çok kutluyormuş bizi. Rivayet odur ki tulparın ruhu göğün hediyesi olan balığı gölgelediğinde huzur eksik olmazmış. Kanatlarının rüzgârı otobüste ayakta dikilirken bile camı kapatmamanıza, onu hissetmek istemenize neden olurmuş. Öyle ya. Durakların arasında yanan Cumhuriyeti'mizin 100. yılı kutlu olsun. Kasım ayında da yanıp sönünce. İnsan umutlanıyor. Daima evi değil okulu bekleyen beyaz köpekler gibi hissediyorum kendimi. O kadar sahipli, o kadar :)yüzlü
devamını görAyşe Rabia ÇELİKSevgili Cumhuriyet, 100 yıl önce göze göz, dişe diş kuruldun. Yaşadığın onca şeye rağmen ilk günkü gibisin. Kurucu liderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ün dediği gibi "Türk genci, devrimlerin ve Cumhuriyet'in sahibi ve bekçisidir." Cumhuriyet, bilhassa kimsesizlerin kimsesidir. Her şeyden önce Türkiye dediğimiz, bir gün olsun vazgeçmediğimiz istiklale tutkun, istikbale hazır Türk gençlerinin içindeki bu sevgi hiç bitmeyecektir. Sana söz, Türkiye Cumhuriyeti sonsuza dek yaşayacaktır. Saygılarımla...
devamını görBurcu EKENCUMHURUN KÜLTÜRÜ
devamını gör
Cumhuriyetin temeli kültürdür. Cumhur kültürlü olmalı ki Cumhuriyet yaşayabilsin.
Bunu en iyi bilen insan Gazi'ydi. Yeni Cumhuriyeti kültür temeli üzerine oturtmak istemişti. Bir edebiyat, kültür ve eğitim şölenine dönen akşam sofralarında hiç askerlik anıları anlatmıyor, sürekli olarak kültür konuşuyordu. Kafasını kurcalayan konular genellikle kültür ve eğitim konularıydı. Çünkü Cumhuriyet'in yeni bir insan tipi yaratarak ayakta kalabileceğini çok iyi biliyordu.
Nasıl, etkisinde kaldığı Fransız İhtilali yeni Fransız yurttaşını ortaya çıkarmışsa, kendi devrimi de “Cumhuriyet yurttaşı” kavramını yaratacaktı. Bu amaçla halkevleri açıldı, Paul Hindemith gibi büyük besteciler müzik eğitiminin temellerini attı, üniversiteler dünya çapındaki Alman hocalarla çağı yakalamaya çalıştı. Tercüme büroları kuruldu, Maarif Vekaleti dünya kültürünü aktaran kitaplar, dergiler yayımlamaya başladı. Dil ve tarih kurumları çalışmaya başladı. Tiyatrolar, operalar, senfoni orkestraları kuruldu. Çok kısa zamana sığan bu yoğun, baş döndürücü kültür çalışmalarında yapılan her şey yüzde yüz doğru muydu? Elbette hayır. Devrim heyecanı içinde zaman zaman aşırılıklar yapıldı, ölçünün kaçırıldığı zamanlar oldu. Ama bunlar kaçınılmaz hatalardı. Zamanla hepsi yerli yerine oturacak ve bir dengeye kavuşacaktı.
Ne yazık ki kültür insanı Atatürk'ün ölümünden sonra bu kampanyalar hızını kaybetti, kültür ve “yeni yurttaş” oluşturma gayreti unutuldu. Atatürk’ün attığı temeller zaman içinde serpilip boy atacağına, biçimsel ritüellere, içi boş gösterilere dönüştü. Bu arada Cumhuriyet karşıtı çevreler kendi muhalefetlerini oluşturmak için eğitim çalışmalarına devam ettiler. Devrimlerden nefret eden, Atatürk adına tahammül edemeyen kuşaklar yetiştirdiler.
Atatürk “Cumhuriyet'in temeli kültürdür” derken sadece güzel bir söz söylememiş, en derindeki gerçeği işaret etmişti. Çünkü Namık Kemallerle, Tevfik Fikretlerle büyüyen bir neslin, bu etkiyle neler başarabileceğini bizzat kendi hayatında görmüştü. Ama bunun farkında olmayan, Atatürk'ün kültür boyutunu kavrayamayan ve kendilerine haksız bir biçimde “Kemalist” adını yakıştıran asker-sivil yöneticiler, devrimin içini boşalttılar, yeni Cumhuriyetçi kuşaklar yetiştirmediler ve statükoyla çarpışan büyük devrimciyi asık suratlı bir büst olarak tanıttılar. Bence Atatürk'e ve kurduğu cumhuriyete yapılan en büyük haksızlık budur.
100. Yılda, Cumhuriyet’in ilk coşkusuyla, devrimci ruhuyla bir kez daha sanatla ve kültürle donatalım dünyayı.
Nice yüz yıllara!Zülfü LİVANELİBir çift mavi göz gördüm. Gözleri geleceğe umutla bakan. Kalbi çocuksu yüreğiyle içimizi saran. Sevgisi o kadar büyük ki gülüşü sevgi kokan. Bizi en küçüğümüzden en büyüğümüze sıcak bir kucaklamayla saran. Sen öylesine bir aşksın ki fikirlerin, duruşun, mücadelen, bize olan saygın ve sevgin ilelebet bizimle yaşayacak. Bize verdiğin bu miras, bu toprakların başına gelen en güzel şey. Cumhuriyet iyi ki doğdun. Daha nice 100 yıllara. Cumhuriyet Türkiye’dir. Cumhuriyet Atatürk’tür. Ne mutlu seni yaşamak ve yaşatabilmek. Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim. Varlığım Türk varlığına armağan olsun. Ne mutlu Türküm diyene.
devamını görNaime UYSAL100 yıl önce bu milleti hem düşmandan hem de cahillikten kurtardın Atam. Biz gençler senin ilkelerini takip ederek bu milleti 100 yıllar boyu sürdüreceğiz.
devamını görDoruk Ali KAVASYaşasın demokrasi, yaşasın millet, yaşasın Cumhuriyet! Cumhuriyetimizin 100. yılı kutlu olsun!
devamını görHilal BEYAZALTürkiye’nin 100. yaşını kutlamayı hayal ettiğimde günlerce şenlik, marşlar, gösteriler, havai fişekler, ülkemin her yerinin bayraklar, süslemeler, konfetilerle dolduğu bir gün, bir ay, bir yıl düşlerdim. Sevgili Atatürk ve onunla beraber nice savaşları kazanan, sonrasında birçok başarıya imza atan halkım için en büyük kutlama günüdür 29 Ekim. Cumhuriyetimizi ilelebet korumak için hepimiz ant içtik. Her yüz yıl, her bin yıl var olmak için, herkes vatan için en iyiyi, en doğruyu yapmalıdır. Atatürk gibi düşünmeliyiz, kalbimiz ve beynimiz onun gibi olmalı, gelecek yüzyılda da torunlarımız ve sonraki nesiller daima Cumhuriyet'i, laikliği, barışı ve vatan sevgisini hep benliğine kazılı tutmalıdır. Her zaman daha iyiye gitmeli ve bu vatanın güzel topraklarında mutlu yaşanmalıdır. Ne mutlu Türküm diyene!
devamını görFeride ÖNDERMerhaba sevgili milletim, Öncelikle Cumhuriyetimizin 100. yılı ulusuma kutlu olsun. Daha nice 100 yıllara huzurla, barışla... Bu vesileyle basta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarına bu uğurda mücadele veren, şehit düşen tüm şehit ve gazilerimizi şükranla anıyor, teşekkürlerimi bir borç biliyorum. Bu ülkede birçok mücadele verildi. Her anlamda küllerimizden doğduk. Gelecek nesillere bunu hele ki bu zor geÇen 20 yılda iyice anlatmak bizlerin vatandaşlık görevi oldu. Bu son 20 yılda Türkiye Cumhuriyeti çok zor koşullardan geçiyor. Yüce Atatürk'ün gençliğe hitabesinde bahsettiği tüm konular adete linç edilerek gözler önüne seriliyor. Kanlarımızla kazanılan yurdumun her karış toprağı araplara hunharca peşkeş çekiliyor. Köylüm, çiftçim, esnafım, öğretmenim, doktorum ve halkım adeta yoksulluğa terk ediliyor. Son 20 yılda bu ülkeye tek bir fabrika dahi kurulmadı. Var olanlarda maalesef Araplara satıldı. Ülkede hak hukuk adalet ayaklar altında.
devamını görİpek AKTEN
