Hayallerimizle, değerlerimizle ikinci yüzyıla ve

Cumhuriyet’e Mektup Yaz

Cumhuriyet’e 1OO. Yılı’nda söylemek istediklerinizi, 1.OOO karakter ile sınırlı olmak üzere aşağıdaki “mektup yaz” ikonuna tıklayarak yazabilirsiniz.

Burada yazılanları yıl boyunca herkes görüp okuyabilecek. Yılın sonunda, seçilecek yazılardan Cumhuriyet’e Mektuplar kitabı ortaya çıkacak. Herkesi bu açık platforma ve kitaba katkıda bulunmaya davet ediyoruz. Hayallerimiz ve değerlerimizle nice mutlu 1OO'lere...

Doğan Kitap olarak, 100. yaşında ulusun Cumhuriyet’e sesleneceği ve ona olan sevgisini dile getirebileceği bir projeyi hayata geçiriyoruz: Cumhuriyet’e Mektuplar. “Ulus, Cumhuriyet’ine sesleniyor” sloganıyla başlattığımız bu proje kapsamında herkesi klavye başına oturup yazmaya davet ediyoruz. Bu platformda herkes Türkiye Cumhuriyeti’nin anlamı, başardıkları, ona duyduğumuz bağlılık, kurucu kadrolara duyduğumuz gönül borcu, hayal ettiğimiz gelecek gibi konularda serbestçe yazıp toplumla paylaşabilecek.

Cumhuriyet’e 100. Yılı’nda söylemek istediklerinizi, 1000 karakter ile sınırlı olmak üzere cumhuriyetemektuplar.com adresine yazabilirsiniz. Burada yazılanları yıl boyunca herkes görüp okuyabilecek. Yılın sonunda, seçilecek yazılardan Cumhuriyet’e Mektuplar kitabı ortaya çıkacak. Herkesi bu açık platforma ve kitaba katkıda bulunmaya davet ediyoruz.

Sizden Gelen Mesajlar

  • Kendimi bildim bileli, her 10 Kasım’da saat 9’u 5 geçe Türkiye’nin her yerinde zaman bir dakikalığına da olsa durur. Sadece zaman değil, insanlar, taşıtlar, hayat durur. Bu dünyanın başka bir yerinde bu raddede olur mu bilmem. Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümünün 87’nci yıl dönümünde saat 9’u 5 geçe camdan dışarı bakarken, evimin karşısındaki hastanenin tüm personeli, kaldırımlarda yürüyen çocuğundan yaşlısına herkes, caddedeki tüm otomobiller, hatta insanlar evlerinde -kimse onları görmezken bile- saygı duruşundaydı. Hiçbir zorlama olmadan, kendi iradesi, kendi arzusuyla. İnsanlığın her daim peşinden koştuğu ölümsüzlük bu değilse nedir? Ölümsüz olmak için illa nefes almak mı gerekir? Bu ülkenin kurucusu bunun böyle olmadığının "yaşayan" bir kanıtı. Bazıları için yaşam ömürle sınırlı değil; yaşatılıyorsa eğer. "Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek demek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız, bu kâfidir” demişti Atatürk. Nesillerdir, onun yüzünü görmeden onu hissedenler tarafından yaşatılıyor. Derler ki herkes ölümsüz olmak ister, kimi bu yüzden sanatsal üretimde bulunur, kimi mucit olur, kimi topluma katkıda bulunur. Ama şüphesiz ki çok azı Atatürk’ün bize bıraktığı Cumhuriyet’le eşdeğerdedir. Bir halkı peşinden sürüklemek, tek vücut olmasını ve bağımsızlığını elde etmesini sağlamak, Cumhuriyet’i kurmak, 100 yıl sonrasında bile güncelliğini koruyan bir vizyon ve liderlik ortaya koymak, savaşlar ve çatışmalarla dolu bir dünyada “Yurtta sulh cihanda sulh” diyecek kadar idealist olmak her baba yiğidin harcı değildir. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına adım atarken, şimdi Atatürk’ü sadece hissetme değil, anlama zamanı. 100 yıl önce halk nasıl ki bağımsızlık ve çağdaşlaşma hedefleri etrafında birleştiyse, bugün kutuplara çekilmiş bir toplumun da aynı Türkiye hayali etrafında birleşebilmesinin ipuçları onu anlamakta saklı çünkü.

    devamını gör
    Melis ALPHAN
  • Ey yükselen yeni nesil! İstikbal sizsiniz. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak sizsiniz. Türk milletinin karakterine ve adetlerine en uygun olan idare, Cumhuriyet idaresidir. 100 değil 1000 yıl aynı çoşkuyla aynı sevgiyle. NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!!!

    devamını gör
    Yasemin ŞENOCAK
  • Sayın Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Değerli Silah Arkadaşları, Cumhuriyet'imizin 100. yılında size ve Cumhuriyetimize olan bağlılığımızı ifade etmek istiyoruz. Sizler, önderliğinizdeki destansı mücadeleyle Türkiye Cumhuriyeti'ni kurarak tarihi bir dönüm noktası yarattınız. Bugün, bu büyük mirası yaşatma sorumluluğu ve onuru bizim omuzlarımızda. Sizlerin ilhamıyla, Cumhuriyet'in temel değerlerini korumalı, eşitlik, adalet, laiklik ve özgürlük ilkelerini daha da güçlendirmeliyiz. Bilimin, eğitimin, sanatın ve kültürün önemini daima gözetmeliyiz. 100 yıl boyunca Türkiye Cumhuriyeti, büyük başarılar elde etti ve zorlukların üstesinden geldi. Geleceğe bakarken, birlik ve beraberlik içinde olmalı, Cumhuriyet'imizin ilkelerini daha da ileri taşımalıyız. Saygı ve minnetle anıyoruz. Sizlerin mirasına sahip çıkmak için, daha aydınlık bir geleceğe doğru ilerlemeye devam edeceğiz. Cumhuriyet'imizin 100. yılı kutlu olsun! Saygılarımla,

    devamını gör
    Yağmur YILDIRIM
  • Cumhuriyetimizin 100.yılını biz kutluyoruz, kıyamete kadar torunlarımız kutlayacak.

    devamını gör
    Halil ERTAN
  • Cumhuriyet’in 100. yılı öznenin, hak eşitliğinin ve aydınlanmanın yüzyılıdır. Bu bağlamda kutlamakta olduğumuz bu önemli sürecin tümünü değil ama çok büyük bir kısmını yaşamış biri olarak bulunduğum kültür ortamından günümüzün kültürel karmaşasına kadar yürüdüm ve bu yolculukta kendimi bir adanmış olarak sahiplendim. Sahiplenmeden daha ötesi Cumhuriyet, onun yaslandığı demokrasi, benim doğduğum dağlarda ümmetten vatandaşa taşıdı bizi. Vatandaş bugün çok kolay telaffuz ediliyor. Hak eşitliği dediğimiz olgu da yine aynı kolaylıkta telaffuz ediliyor ancak bu kavramlara yakından baktığımızda sürü ve kitle psikolojisinin kuşattığı zihinlerden bireysel potansiyeli hayata geçiren bir aydınlanma süreci olduğunu görüyoruz. O nedenle de bizim Cumhuriyet’imiz bizi Doğulu bir toplum kuşatmasından bir dünya toplumuna doğru taşımış, bunu kurumsallaştırmış, bugün söz sahibi olduğumuz dünya için iddialı cümleler kurmuş ve bunu çok büyük bir ölçüde gerçekleştirmiştir. Bu vatandaşlık kavramına benim hayatımdan örnek vermek gerekirse, bizim Cumhuriyet’imiz bizim modernizmimizdir aynı zamanda ve bize demiştir ki artık siz bireysel hakları olan, hukuku olan öznelersiniz, gidin bu dünyayı keşfedin, öğrenin, hayal kurun, hayallerinizi gerçekleştirin. Bu yaklaşım benim ailemde o kapalı toplumun kapılarını sonuna kadar açmış ve gurbet yolculuğu başlatmıştır. Gurbet yolculuğunun çok iyi yönetildiğini söyleyemem. Ama beklentileri, bilgileri ve değerleri çeşitlendirilmiş bir topluma taşımıştır bizi. Nitekim babam 1938 yılında Çetinkaya Erzincan demiryolunun çağrısına uyarak gurbete gitmiş, ondan sonra hiç geri dönmemiştir. İki yılda ya da üç yılda bir kısa süreli köyüne gelmiş tekrar geri dönmüştür. En son babam vefat edince bir kış günü babamı o hep özlediği köyüne götürdük. İşte o gün artık çok şeyin değiştiğini, benim bıraktığım köyün eski köy olmadığını, konakların kapandığını, âşıkların atışmadığını, masal anlatıcılarının etrafında kalabalıkların toplanmadığını, bunun yerine herkesin siyah beyaz bir televizyon alarak dizileri seyrettiğini ve kapılarını herkese kapattığını görmek ağır geldi. O zaman Edward Said aklıma geldi. Onun doğduğu evi ziyarete gittiğinde evin ölçüsünün artık çok küçük geldiğini anlattığını hayretle okumuştum. Aslında ev oradaydı, aynı ölçüdeydi, değişen Edward Said’in boyutlarıydı. Bizimkiler de artık konaklarda masal dinlemek yerine evlerine çekilerek o karıncalı görüntülerin sunduğu dizileri seyretmeyi tercih ettiler. Köyün en büyük sorunu da elektrikler kesildiği için dizileri tam olarak izleyememeleri oldu. Bu durum birileri açısından son derece basit bir hal olarak tanımlanabilir ama içinde yaşayan birisi olduğunuzda ne kadar çok şey kaybettiğimizi ve bir boşlukta yaşamaya başladığımızı algılamak çok kolay. Öteki yanıyla 1938’de gurbete giden babamın, çocuklarını mutlaka okutması gerektiğine olan inancı Cumhuriyet’in ilhamıdır. O inançla benim bütün sezgilerimin önünü açan o insan artık bir Cumhuriyet vatandaşı ve bir Anadolu bilgesidir. Bu bağlamda bakınca; benim birey olarak çağımızın dünyasını tanıyan, kültür ve sanatıyla yakından ilişkisi olan bir özne olarak eski adı Baksı olan köye geri dönüp babama teşekkür edeceğim Baksı’yı inşa etmem Cumhuriyet’in bozkıra armağanıdır diye düşünüyorum. Köy Enstitüleri, Halkevleri, Anadolu’ya sanatçıların gönderilmesi, kültüre yönelik araştırmalar, okuryazarlık oranının yükseltilmesi, kadına seçme seçilme hakkının verilmesi ve yeniye yönelik büyük heyecan büyük aydınlanma girişimlerinin hemen hepsi Cumhuriyet'in ilhamıyla başarılmış projelerdir. Bizim gibi Ortadoğu ve Doğu toplumları için bir Batı’ya geçiş köprüsü oluşturan ya da Batı ile buluşma köprüsü olan Anadolu’nun, halkın, halk ezgilerinin ve anlatılarının önemle ele alınıyor olması da bu aydınlanma hareketinin bir başka yüzünü oluşturur. Bugün içinde yaşadığımız büyük karmaşa, hareketlilik ve çatışmacı çözüm arayışları bulunduğumuz çok kritik toprak parçasındaki çeşitliliğin tehdit olarak algılanması yüzyıl içerisinde aldığımız büyük mesafenin yeterince hazmedilmemesindendir. Onun için artık yüzde yüze yakın bir okur yazar oranı ve kadın erkek eşitliğinin tümden kabul edilmiş olması biçimsel algılamanın ötesine taşınmalıdır ve Cumhuriyet’in ilk 100 yılının bizi getirdiği dünyadan artık yenilenerek bir ikinci yüzyıla geçmemiz gerekiyor. Orada da tüm ümit bireyindir. Çünkü Cumhuriyet bireyi yaratmak istemiştir. Bu görev gençlerindir çünkü Cumhuriyet kendi geleceğini gençlere emanet etmiştir. Kadınlarındır çünkü Cumhuriyet kadını perdenin arkasından aydınlığa çıkarmış, onun eşitliğini bir biçimde kabul etmiştir. O nedenle Cumhuriyet'in bu aydınlatıcı ışığı bugüne kadar bizi Doğu toplumlarının önyargılarından, dogmalarından kurtarmış, barışçıl bir toplum olarak kendimizi tarif etmemizi sağlamıştır. O zaman yaşasın birey, yaşasın Cumhuriyet, yaşasın gelecek, sevgi ve adanmışlık. Bunlar yeni yüzyılın en büyük itici gücü olacaktır. Kişisel olarak yaptığım her şeyi bu ilhamla yaptım. Bu yüzden Baksı Müzesi benim için bir Cumhuriyet ilhamıdır ve bir Cumhuriyet yapısıdır…

    devamını gör
    Hüsamettin KOÇAN
  • İsmet Paşa'ya,Rauf Bey'lere ve Mustafa Kemallere selam olsun!

    devamını gör
    Poyraz ARSLAN
  • Sevgili Türkiye Cumhuriyeti Senin evladın olmaktan gurur duyuyorum. Zaman zaman çok ayrışır gibi görünsek de her zorlukta tekrar birbirimize sarılırız biliyorum. Değerini bilmediğimiz zamanlar oluyor, affet bizi. Kanla yazılmış istiklalimizin layığı, kalbimizin en güzel yeridir. İlelebet vatanıma ışık ol. Ata’mın dediği gibi, dahili ve harici düşmanlara galip ol. Bugün bu ülkede sana yönelmiş her türlü hadsiz tavır için de milletim adına senden ve seni mümkün kılan tüm kahramanlarımızdan özür diliyorum. Saygılarımla

    devamını gör
    Bilge KANDAS
  • Sevgili Atatürk, Bizler bu ülkede özgür ve bağımsız yaşayabiliyorsak bunu sana borçluyuz. Bunun için sana ne kadar teşekkür etsek azdır. Sen bizim vatanımızın temelisin sen cumhuriyetin ilk başkanısın. Bizim için verdiğin mücadeleyle Türk ulusunu kurulmasına çok büyük katkılar sağladın. Sevgilerimle, 

    devamını gör
    Burak Kaan ÇETİN
  • Cumhuriyetsiz bir toplum, yarınsız bir gündür.

    devamını gör
    Sibel Cengiz KOÇ